Güzel Tablo

Sanat Sözlügü

Gönderen Konu: Sanat Sözlügü  (Okunma sayısı 4023 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mavi

  • Genel Moderatör
  • *****
  • İleti: 166
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bay
Sanat Sözlügü
« : 06 Ağustos 2013, 15:02:54 »
Ahşap Baskı
Ahşap blokları oyarak renkli baskı yapmada kullanılan Japon sanat tekniğidir. Her renk için farklı bir ahşap blok kullanılır. 17. yüzyılın ortasından 19.yüzyılın ortasına kadar bu ahşap baskı sanatı veya ukiyo-e (yüzen dünyanın resimleri anlamındadır) Yedo okulu tarafından Tokyo’nun Yoshiwara bölgesindeki (genelev mahallesi) görüntüleri resimlemede kullanılmıştır. Ahşap baskının barındırdığı diğer konular manzara resimleri ve efsanelerdir. Yedo okulu İzlenimcileri (empresyonistler) ve post-izlenimcileri (post-empresyonistler) çok etkilemiştir. Başlıca sanatçıları da Ando Hiroshige (1797-1858) ve Kitagawa Utamaro (1753-1806)dır.

Akuatint
Metal plakaların gözeneklerini reçine ile kapladıktan sonra metal asitle yakma metodu. Adından da anlaşılacağı üzere, akuatint (aqua=su) baskılar sulu boya resimlere benzerler. Sınırsız ton ve hoşa giden tanecikli efektlere olanak verirler. Paul Sandby bu tekniği 1775’te kullanan ilk sanatçıdır.

Alizarin Crimson
Bu parlak ve şeffaf kırmızı pigment, iki Alman kimyager tarafından 1868’de keşfedilmiştir. Kömür endüstrisinin bir ürününden elde edilen sentetik bir maddedir. Bu pigment zamanla, parlaklık ve kalıcılığı nedeniyle sanatçıların başlıca tercihlerinden biri haline gelmiştir. Alizarin crimson tek başına kullanıldığında lal kırmızısı, beyazla karıştırıldığındaysa parlak bir gül pembesi rengindedir.

Ana Renkler
Karışım yoluyla elde edilmeyen renkler ana renklerdir.
Ana renkler sarı, kırmızı ve mavidir. Diğer bütün ton ve gölgelerin çıktığı bu üç renk parçalanamayan temel yapı taşlarıdır.
Ana renkleri beyaz bir yüzeye yansıttığınızda birbirleriyle karıştıkları alanlarda yine beyaz oluşturduklarını görebilirsiniz. Kısaca üç ana rengin karışımı beyaz verecektir.

Ara Renkler
Ana renkler olan sarı, kırmızı ve mavinin birbirleriyle ikili karışımları sonucunda ortaya çıkan renkler ara renklerdir. Sarı ve kırmızının karışımı turuncu, sarı ve mavinin karışımı yeşil, kırmızı ve mavinin karışımı mordur.

Arabesk
Akıcı çizgiler, asma yaprakları ve kıvrımların kullanıldığı oldukça grift bir yüzey dekorasyon tarzıdır. Arabesk çalışmalar, kuş ve bitki şekillerinin soyut tasarımlarından elde edilir. Eğer çalışma daha dolambaçlı ve akışkan ise diyagonal de olabilir. Eski Yunanlılar ve Romalılar arabesk tarzı eserler üretiyorlardı; Rönesans’tan on dokuzuncu yüzyılın başlarına kadar olan zaman diliminde farklı dekorasyon malzemeleri olarak çizim, resim, rölyef, çömlek, grafit ve metal işlerinde bu tarzdan yararlanmaya devam ettiler. Ayrıca mobilya dekorasyonu, dokuma işleri ve renkli süslemeli el yazmalarında da bu tarz kullanıldı.

Arşitrav (Sütun Baş Tabanı)
Klasik mimaride sütunların başını örten saçaklığın en alçak parçasını tanımlamak için kullanılan terimdir. Aynı zamanda pencere veya kapı eşiğindeki pervaz anlamına da gelir.

Art Nouveau
1980'li yıllarda ve 1900'lü yılların başında Avrupa'da ve Amerika'da gelişen, dekorasyonda ve mimaride kullanılan bir süsleme stili. Çiçek motiflerini temel alan güçlü kontürler ve asimetrik hatlar bu akımın karakterini oluşturur. Art Nouveau daha çok on dokuzuncu yüzyıl akademik yaklaşımına karşı bir tepki olarak yeni bir tarz yaratmaya teşebbüs etmiştir. Adını Paris'teki 1895'te açılan "L'Art Nouvaeu" (Yeni Sanat) adında bir iç dekorasyon galerisinden almıştır. Art Nouveau Almanya'da Jugendstil'e, Avusturya'daki Sezessionsill'e, İtalya'daki Stile Floreal'e veya Still Libery'e ve İspanya'daki hem Modernist hem de Modernismo'ya atıfta bulunur. Art Nouveau stili ayrıca posterlerde ve cam desenlerde kullanılmıştır. Örneğin güzel parfüm şişelerinde ve René Lalique'in mücevherlerinde (1860-1945) olduğu gibi. Ayrıca bu tarz demirden ve emaye çelikten yontulmuş göz alıcı formlar tasarlayan Hector Guimard (1868-1942) tarafından tasarlanan Paris Metrosu girişinin önemli bir kısmını süslemektedir.

Arts & Craft hareketi
19. yüzyılın sonlarında İngiltere'de ortaya çıkan ve tüm Avrupa'da dekoratif sanatların yeniden ilgi odağı olmasını sağlayan hareket. Birçok zanaatın yerini fabrikalarda kitlesel üretime bıraktığı Sanayi Devrimi'ne doğrudan bir tepkiydi. 1861'de, hareketin öncülerinden İngiliz tasarımcı ve şair William Morris (1834-96), Orta Çağ zanaatçılığı, ruhunu ve niteliğini yeniden canlandırabilmeyi amaçlayan iç dekoratörler ve imalatçıların bir araya geldiği bir şirket kurdu. Morris'in Çilek Hırsızı gibi ayırt edici tekstil tasarımları bugün de popülerliğini korumaktadır. Harekete katılan diğer önemli isimler arasında mimar Philip Webb (1831-1915), ressam Ford Madox Brown (1821-93) ve ressam Edward Burne-Jones (1833-98) sayılabilir. Bu hareket dekoratif sanatlara statü kazandırdı, el baskısı, mobilya imalatı, el baskısı dokuma ve oymacılık sanatlarını yeniden canlandırdı. Hareket, modern sanayi toplumunda zamanı geri döndürmeye çalıştığı ve gerçekçi olmadığı yönünde eleştirildi. 1890'larda, yeni parlamaya başlayan uluslararası Art Nouveau akımıyla bağdaştırıldı ve toplum tarafından kabul gördü.

Asıl Renk (Hue)
Maddelerin gerçek rengini belirten bir terim. Asıl renkler eğiliminde olduğu rengin yönü olarak tanımlanır. Örneğin mavimsi ya da sarımsı bir yeşil veya yeşilimsi ya da kırmızımsı bir mor gibi. Gerçek renkler ayrıca sıcaklıklarının ve soğuklularının doğadaki renklere (gökyüzü mavisi deniz yeşili gibi) ya da alışıldık nesnelere (harp gemisi grisi , kremit kırmızısı gibi) olan benzerlikleriyle tanımlanırlar. Bu terim ayrıca rengin parlaklığını ya da herhangi bir öncül rengin baskın olduğu boya karışımlarını da ifade eder.

Bistre
Özellikle kayın ağacının yakılması ile elde edilen kurumla yapılan kahverengi pigmenttir. Bazen kahverengi kandil isi veya kurum kahverengisi olarak adlandırılır. Sepya gibi, saydam kalitededir. Bistre 14. yüzyıldan beri çizimlerde ve sulu boya çalışmalarında kullanılmaktadır. En fazla popülariteye onaltıncı, onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda kavuşmuştur. Nicholas Poussin (1594-1665), Rembrandt (1606) ve Thomas Gainsborough (1727-88) gibi sanatçılar tarafından, çekici tan efektlerine sahip olması nedeniyle kullanılmıştır. Doğal bistre, eğer ışığa maruz kalırsa, kendini salması mümkündür. Günümüzde bu isme sahip sentetik pigment mevcuttur.

Boyaların kaynaşması
Sulu boya kullanırken iki farklı rengin bir araya gelip birbirlerinin içine geçmesidir. Bu terim bir sulu boya tekniği olarak kullanılır. Örneğin Joseph Turner bu tekniği sıkça kullanmış sanatçılardan biridir.

Burnt Sienna (Kızıl Kahve)
Çok özel, kızıl-kahverengi tonda bir toprak rengidir. Bu kalıcı pigment, raw sienna yapmak için kullanılan demir ve manganezyumun yakılması ile üretilir. Bu iki mineral, ince toz haline gelene kadar bir ocakta ısıtılır ve ortaya çıkan tozdan bu pigment elde edilir. Burnt Sienna’nın şeffaflığı ve donuk turuncu tonu, yarı örtücü Raw Sienna’nın sarı-kahverengi renginden kolayca ayırt edilir. Eğer beyaz ile karıştırılırsa, som balığı rengi veya şeftali renginde bir ton ortaya çıkar. Burnt Sienna'nın ton aralığı, oldukça soluk bir ton ile koyu maun kahverengisi arasında çeşitlilik gösterir. Renk tonunun yoğunluğu, yakılma derecesine bağlıdır. Parlak, ateş rengindeki koyu tonları genellikle çok pahalıdır.

Cepheden Resimleme
Öznenin yüzünün gösterildiği bir çeşit portre çalşışmasıdır. Cephe tasvirlerinde genellikle resmin bir tarafı ton kontrastı yaratılabilmesi için yüksek miktarda ışık alır. Böylece diğer taraf gölgede bırakılarak resim monotonluktan kurtarılır. Böyle olmayan durumlarda resim hiç de doğal olmayan bir şekilde simetrik olacak ve estetikten uzaklaşacaktır.

Cerulean Mavi
Kobaltla kalayın veya krom oksidin pişirilmesiyle elde edilen, belirgin bir yeşil tonu olan, parlak, hoş bir gök mavisi pigmenttir. 18. yüzyılın sonlarında renk yapımcılarının tatmin edici bir kobalt kalay mavisi üretme yönündeki birkaç girişiminden sonra, bu işlem 1805’te Almanya’da kusursuz hale getirildi. 1870’de İngiltere’de George Rowney and Company tarafından sanatçı pigmenti olarak piyasaya sunuldu.

Contre Jour
Arkadan aydınlatma olarak bilinse de, contre jour tam anlamı ile ‘ışığa karşı’ demektir. Resmin öznesinin, (örneğin, kapı girişinde duran bir figür veya cam eşiğindeki bir objenin bulunduğu resimlerde) arkadan güneş ışığı veya yapay ışıkla aydınlatıldığı bir tekniktir. Edgar Degas’ın (1834-1917) Penceredeki Kadın (1871-72) adlı yağlı boya tablosunda olduğu gibi, karanlık tonlar ve silüete yakın efekt yaratır. Ressamlar çalışmalarına bir drama havası, gizem veya sükûnet katmak için contre jour tekniğini kullanmaktadırlar.

Counter-change
Zıt tonlardan faydalanan bir kompozisyon hilesidir. Abartılı bir görsellik elde edilebilmesi için koyu arka fona karşı açık, açık arka fona karşıysa koyu şekiller yerleştirilmesiyle oluşturulur. Counter-change, birbirinden renk tonlarının farklılıklarıyla ayrılan özdeş nesnelerin dizilmesi suretiyle, özellikle desen oluşturmakta kullanılır.

Çin Sanatı
Dünyada devam eden az sayıdaki geleneksel sanatlardan biri olan Çin Sanatı, 7000 yıl öncesine dayanmaktadır. İmparatorluk ailesinin güçlü olduğu dönemlerden bu yana devam ettiği de söylenebilir (Örneğin Ming ve Sung zamanından bu yana). Çinli sanatçılar oyma sanatı, heykel, şiir, bronz, kaligrafi, resim ve mimarlık dallarıyla ilgileniyorlardı. Çin resmi ve kaligrafi sanatları birbirlerine oldukça yakın sanatlardı; fırça, mürekkep, kağıt ya da ipek malzemeler gibi malzemeler kullanılıyordu. Evrenin karmaşık ahenginin kurallarından ve evrenin ruhundan ilham almaktaydılar. Çin sanatının tüm dallarında görülen sembolizm ve kompozisyonlardaki elemanların tümünün eşit önem taşıması ilgi çekicidir. Güzellik soylu bir tema olmaksızın asla varolmaz.

Dalga boyları
Bilimsel düşüncelere bağlı olarak, ışığın dalgalar halinde yayıldığını ve bu dalgaların birbirlerinden farklı boyutlarda olduklarını biliyoruz. Gözümüze gelen en uzun dalga boyu, sinir hücrelerine ulaşarak gerekli sinyalleri verir ve kırmızı rengi görmemizi sağlar. Aynı şekilde en kısa dalga boyu gözümüze ulaştığında sinir hücrelerimiz uyarılır ve mavi rengi görürüz. Diğer tüm renkler bu iki dalga boyu arasında yer alırlar. Ancak kesin bilimsel veriler için araştırmalar yapılmaya devam etmektedir.

Damar
Vernik yapmakta kullanılan bir tür reçine. Malezya, Cava Adası, Borneo ve Sumatra’da bulunan kozalaklı ağaçlardan elde edilir. İki önemli çeşidi, sanatçıların resimlerini verniklemede kullandıkları Singapur ve endüstriyel verniklerde tercih edilen Batavya’dır (Cakarta). Çoğunlukla şeffaf olan Damar, çakıl taşı formunda (reçine parçaları) satılır. Verniğe renksiz bir görünüş kazandırdığı için ressamlar tarafından çokça kullanılır. Diğer verniklerden daha uzun ömürlüdür. Piyasadan, hazır Damar verniği veya reçine olarak satın alınabilir.

Dekupaj
Kağıttan kesilmiş tasarımların, kolaj yapmak için genellikle ahşap, metal veya cam bir yüzeye uygulandığı yöntemdir. Dekupaj, (Fransızca ‘kesip çıkarmak’ anlamındadır) boyanmış bir yüzeye etkileyicilik katmak için kullanılabilir. Çoğunlukla bu amaca uygun olarak üretilmiş, üzerinde dekoratif tasarımlar olan özel bir kağıt kullanılır. Dekupaj yöntemi, on yedinci yüzyılda Fransa’da ortaya çıktı ve kabinleri, çekmeceli yazı masalarını, kitaplıkları ve diğer mobilyaları süslemek için kullanıldı. Dekupajın popülaritesi Avrupa’da çabucak yayıldı ve özellikle İngiltere ve İtalya’da tercih edildi. İtalya’da dekupaj, “l’arte del povero” (fakir sanatı) olarak bilinirdi ve ahşap kakma işçiliğini taklit etmek için kullanıldı. Dekupaj projelerine ilham veren, Kadınların Eğlencesi adlı tasarım koleksiyonu 1762 yılında basıldı ve bu sanat formu, aristokrat çevrelerde modaya uygun bir uğraş oldu. On dokuzuncu yüzyılda dekupaj, kukla şovlarında görülen, hareket eden minyatür resimlerde kullanıldı. Amerika’da 1960’larda yeniden canlandırılarak, kutuların, koltukların ve lamba siperlerinin süslemesinde kullanıldı.

Der Blaue Reiter
Almanya’nın Münih kentinde, 1911 yılında kurulan yenilikçi Ekspresyonist santa akımının takipçisi niteliğindeki sanatçı akımıdır. Der Blaue Reiter adını (Mavi Binici), grubun kurucu üyelerinden biri olan Vassily Kandinsky’nin (1866-1944) eserinden almaktadır. Grup üyeleri arasında Franz Marc (1880-1916), Paul Klee (aşağıda) ve Auguste Macke (1887-1914) vardır. Sanatçıların farklı tarzları vardı ve birbirlerine çok bağlı değillerdi; ama resimlerindeki ruhsal farkındalığı ve mistik değerleri göstermek için bir tutkuyla birleştiler. Der Blaue Reiter sergileri Almanya’da 1911 ve 1912 yıllarında açıldı. Bu sergilere Ekspresyonistlerin yanı sıra Pablo Picasso (1881-1973) ve Georges Braque (1881-1963) gibi Kübist ressamlar da katıldı. Der Blaue Reiter, I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında dağıldı.

Derinlik
Resimde geri plandaki objelerin izleyici üzerinde bıraktığı uzaklık hissidir. Farklı perspektif kurallarının uygulanmasıyla sağlanır.
Doğrusal perspektif, arka plandaki nesnelerin kaçma noktaları ve ufuk çizgisine bağlı kalarak küçülmesi ve hava perspektifi yani uzaktaki nesnelerin giderek daha az detay ve gri tonlarla resimlenmesi olarak uygulanabilir.

Diş
Eğer bir kağıt, kabartılara ya da kaba grenli bir yüzeye sahipse dişleri var olarak tanımlanır. Bu tür kağıtlar özellikle pastel ve kömür çalışmalarına uygundur, çünkü dişli doku boyayı kağıdın üstüne ufalar. Bu kağıtlar çoğu kez sanatsal amaçlar için tercih edilirler. Kabartılar pastel ya da kömür izlerinin ve sulu boya katmanlarının arasından görünecek ve ilginç bir alt doku oluşturacaktır. Kağıttaki diş çok ya da az belirgin olabilir. Her ressam farklı dokularda kağıt tercih edebilir.

Doku
Doku, bir çizim ya da boya malzemesinin zemin üzerinde tutanabilmesi için yüzeyde bulunması gereken pürüzleri ifade etmektedir. Astar kullanılarak dokuları yumuşatmak ya da sertleştirmek mümkündür. Resim yapıldığı sırada ya da resme başlanmadan yüzey üzerine doku çalışılabilir.

İşte geldim burdayım ben bu işte ustayım...

Çevrimdışı mavi

  • Genel Moderatör
  • *****
  • İleti: 166
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Sanat Sözlügü
« Yanıtla #1 : 06 Ağustos 2013, 15:03:06 »
Fantezi Sanat
Airbrush sanatçılarının gözdesi olan ve parlak, ışıklı renklerle düşsel dünyaları irdelemesiyle dikkati çeken, popüler bir 20. yüzyıl sanat akımıdır. Fantezi sanat, çoğunlukla mitolojiden ve bilim kurgudan türetilmiş tasvirlerle kendini gösterir. Fantezi sanatın kökleri Antik Çağlara kadar izlenebilir. Aslında, her çağda sanatçılar yaşamlarının ruhani, sembolik ve yapmacık yönlerini betimlemeyi denemiştir. Fantezi sanatın ilk biçimlerine dünyanın dört bir yanında resimlerde, heykellerde, dokumalarda ve seramik tasarımlarında rastlanır. Daha yakın zamanlarda, fantezi sanat fabl, efsane ve dini öykü kitaplarının resimlendirilmesinde kullanılmıştır. Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında adlı yapıtı için John Tenniel'in hazırladığı çizimler bunlara örnek verilebilir. Birçok fantezi öykü yazarı kendi çalışmalarını resimlemiştir; örneğin, J.R.R. Tolkien'in Hobitt ve Maurice Sendak'ın Where the Wild Things Are adlı çalışmaları gibi. 1970'lerde fantezi sanat Roger Dean gibi sanatçılar tarafından Progressive Rock albümlerinin kapaklarında kullanılmıştır.

Flaman Okulu
Kuzey Avrupa’da 1400’ler ile 1600’ler arasında, yağlı boya resim yapımında uzmanlaşmış aktif sanatçı grubudur. Ünlü figürleri arasında Jan van Eyck (ölüm 1441), Pieter Bruegel the Elder (takriben 1525-69), Peter Paul Rubens (1577-1640), Rogier van der Weyden (takr. 1400-64) ve Hieronymus Bosch (takr. 1450-1516) vardır. Flaman sanatı genellikle, van Eyck’in aşağıda görülen Margaret van Eyck’in Portresi’nde (1439) olduğu gibi belirgin renkleri, zengin dokusu ve güçlü tinselliği sayesinde ayırt edilir.

Format
Bir sanat eserinin şekil, ölçü ve oranıdır.
Çizim ve boyamada iki standart dikdörtgen format, peyzaj ve portre olarak bilinir. Peyzaj resimde yatay uzunluk dikey uzunluktan fazladır. Portre de ise bunun tam tersidir.

Fovizm
Fransız sanat eleştirmeni Louis Vauzcelles, bir grup ressamın 1905’te Paris’te sergilenen çalışmalarını “vahşiler” anlamına gelen “des fauves” sözcüğüyle tanımlamıştır. Bu akım ismini ressamların kullandıkları ateşli biçimde canlı, doğa dışı renklerle çarpıtılmış figürlerden almaktadır. Grubun öncülüğünü Henri Matisse (1869-1954) yapmıştır. Kısa sürdüğü düşünülen akım, resim sanatında son derece etkili olmuştur.

Fresk
“Fresco” sözcüğü “taze” kelimesinin italyan dilindeki karşılığıdır ve hem geleneksel duvar resmini hem de bu resmin tekniğini ifade etmek için kullanılır. Fresco (ya da bilinen diğer ismiyle "buon fresco") yeni sıvanmış bir duvar yüzeyine, duvar henüz ıslakken yapılır. Bunun bir sonucu olarak boya pigmentleri duvarın yüzey dokusuyla birleşir ve resimler uzun süre bozulmadan dayanır. Bununla birlikte fresco sadece iç duvarlar için uygun bir tekniktir, zira dış duvarlara uygulandığında resim hava koşulları ve kirlenme sonucu deforme olur.
Fresk eski uygarlıklarca da kullanılan bir teknik olmuşsa da en önemli parçaları Rönesans dönemi İtalya’sında yaratılmıştır. Bu sanatın en ünlü örnekleri, Giotto’nun 14. yüzyılın ilk on yıllık döneminde yaptığı Arena Şapeli’ndeki Padua isimli çalışması ve Michelangelo’nun 508 ve 1512 yılları arasında yapmış olduğu Roma Vatikan’daki Sistine Şapeli’nin muhteşem tavan resimleridir.

Glaze tekniği
Bir boya ya da zemin üzerine uygulanan ince ve şeffaf tabakadır. Glaze resmin yüzeyine gerçek bir derinlik duygusu ve parlak bir görünüm kazandırır. Onbeş ve ondokuzuncu yüzyıllar arasında yağlı boya resimlerin çoğu, bir zemin üzerine özenle birbiri üzerine eknelen katmanlar, glazelerle oluşturulmuştur.

Islak üstüne ıslak
Genellikle sulu boya resimlerde kullanılan bu tekniğin, sulandırılmış akrilik ve guaş boyayla da kullanılması mümkündür. Kağıt nemlendirildikten sonra kurumadan üzerine boya sürülerek yumuşak kenarlı alanlar ve kademeli bir renklendirme sağlanır. Alternatif olarak ıslak boya katmanı üzerine ikinci bir boya uygulanarak karıştıkları yerlerde üçüncü bir rengin oluşturulması mümkündür. Bu teknik iki ya da en çok üç renk boyayla etkili sonuç verir; aksi halde bulanık ve kötü bir sonuç elde edilecektir. Hatlara hakim olunabilmesi için kağıt nemli ya da hafifçe nemlendirilmiş olmalıdır.

Işık-Gölge
“Parlak - koyu” anlamına gelen "Chiaroscuro" İtalyanca bir terimdir. Birbiriyle çatışan güçlü açık ve koyu alanların karşıtlığını belirtiyor. Bu efekt obje ile arka plan arasındaki kontrastı vurgulamak ve formu öne çıkarmak için kullanılır. Fresklerde kullanılan boyalar çok hızlı kururlar ve bu tekniğin etkili olabilmesi için fazla saydamdırlar. Yağlı boya tekniği ortaya çıktıktan sonra bu etkinin olanakları daha rahat biçimde kullanılmaya başlamıştır.

Chiaroscuro, Leonardo da Vinci tarafından icat edilmiştir ve 17. yüzyılda Caravaggio (1578 – 1635) ve Rembrandt (1606 – 69) zamanında en iyi ifade biçimini yakalamıştır.

Ivory Black (Fildişi Karası)
Bazen kemik karası, mavi siyah ve kemik kömürü olarak da bilinen bu karbon bazlı pigment, kahverengimsi renkte ikincil bir renktir. Fildişi karası kemiğin yakılmasından (veya kömürleştirilmesinden) elde edilir, bu isim ilk kez Romalılar zamanında kullanılmıştır. Şimdi ise fildişi karası sentetik olarak karbon, kalsiyum fosfat ve kalsiyum karbonat karışımından üretilir. En çok yağlı boyalarda kullanılır ve siyah pigmentlerin en ünlüsüdür. Ivory black karasının bir alt formu Paris siyahıdır.

İkona
Bir azizin, kutsal bir karakterin veya dinsel olarak önemli bir olayın resim, mozaik veya ahşap formlarındaki tasviridir. Yunan ve Rus ortodoksluğunu kapsayan Doğu Hıristiyan Kilisesi’nde ikonalar kendi içinde kutsal sayılır ve ayinlerin ibadet şekillerinden biridir. İkonastas adıyla bilinen, Hz. İsa ve Azizlerin hayatlarından sahnelerin resmedildiği ikonalarla kaplı olan özel mihrap paravanı, din bilgisinden yoksun cemaatin dinsel eğitiminde kullanılırdı. İkona kelimesi, ‘benzerlik’ anlamına gelen Yunanca ‘eikon’dan türetilmiştir.

İnce Üzerine Kalın Katman Uygulama
Yağlı boya resimlerde en iyi sonuca ulaşmak ve kalıcı bir esere sahip olmak için terebentinle veya başka maddelerle seyreltilmiş boyanın üstüne, giderek daha az seyreltilmiş yağlı boya sürme işlemidir. Kalın boyalar, oldukça yüksek oranda yağ içerdiklerinden resmin yüzeyinin daha kalıcı olmasını sağlarlar. Resim kuruduğunda boyanın çatlaması veya dökülmesi istenmiyorsa, en alt tabakaya seyreltilmiş boya sürülmeli ve yağ oranı arttırılarak boyama işlemine devam edilmelidir.

İpek baskı (Serigrafi)
İnce bir ağ boyunca uygulanan kuvvet sayesinde boyanın veya mürekkebin yüzeye uygulandığı renk basma yöntemidir. Poster basımı, kumaş, duvar kağıdı, mobilya, cam, plastik ve elektronik devreler üzerine desen basmak için serigrafi tekniği kullanılır. Perde, eleme kumaşı diye adlandırılan, ahşap çerçeveye gerilmiş plastik bir maddedir. İpek perdede, resmi oluşturmak için renkler ayrı ayrı kullanılır ve sanatçının boyayı kontrol edebilmesi için resmin bölümleri birbirinden ayrılmıştır. Bu işte kullanılan diğer sıvılar, lakeler ve yağlı boyalardır, ama çabuk kuruyan sıvılar, üzerinden geçme işlemi sırasında engel oluştururlar. Modern ipek perde makineleri saatte 6 bin baskı yapabilirler.
Sanatçılar, serigrafi olarak adlandırılan orijinal çalışmalar elde etmek için ipek perde kullanırlar. Bunlar ticari ipek perdelerden daha kalitelidir. MAkinelere oranla çok daha az sayıda tiraj alırlar ve tüm baskılar numaralandırılarak saklanır ve satışa sunulur.

Janr (Tür) Boyama
Sıradan insanların günlük yaşamları ile ilgilenen resim tarzı. Bu tarz onyedinci yüzyıl Alman sanatından çıktı ve daha çok Kuzey Avrupa'da popüler oldu. Tipik özneleri, günlük işlerle uğraşan askerler, köylüler ve işçilerdir. Bu figürler genellikle abartılı ve grotesk tarzda sunulmuştur. İtalyan sanatçı Giacomo Ceruti (takr. 1698-1767) dikkate değer bir janr ressamdır. Çalışmalarında toplumu yergisel bir dille resmetmesine rağmen William Hogarth (1697-1764) da bu tarz ile az da olsa ilgilenmiştir.

Japon sanatı
19. yüzyılın son kırk yıllık döneminde, Avrupalı sanatçılar arasında Japon Sanatına karşı büyük bir ilgi oluşmuştur. Bu ilginin en önemli etkisi, Hiroshige(1797-1858), Hokusai(1760-1849) ve Utamaro(1753-1806) gibi sanatçıların kullandığı kalıp baskısı "ukiyo-e" olmuştur. Aslında bir budist terimi olan ukiyo-e “kayan dünyanın resimleri” anlamına gelmekte ve gündelik hayatın geçiciliğinden bahsederken bedensel hazlar, aktörler ve sumo güreşçilerinin hayatını kastetmektedir. Baskılar batının geleneksel akademik sanatına tezat oluşturacak şekilde canlı ve cesurdur. Batılı ressamlar, dramatik bir biçimde kırpılan görüntüler, kasıtlı bir şekilde yassılaştırılan mekanın yarattığı yakınlık duygusuyla ana hatlar ve siluete rağbet etmişlerdir. Ayrıca yelpaze, paravan, kimono ve porselenlerin resmedildiği dekoratif sanatlardan da etkilenmişlerdir.

Kaçma noktası
Perspektif görüntüsünde, paralel çizgilerin birbirine yaklaşıp ufuk çizgisinde birleşiyormuş gibi göründüğü noktadır. Örneğin yolu belirleyen iki çizgi arka plandaki dağda birleşiyor gibi görünürler.
Paralel çizgiler gerçekte hiçbir zaman birleşmezler; bu optik bir yanılsamadır. Aslında bu çizgiler resmin içinde sonsuza kadar uzanır ve uzaklaştıkça aralarındaki mesafe o kadar küçük görünmeye başlar ki, çizgileri birleşmiş gibi görürüz.
Çizimin birden çok kaçma noktası olabilir. Örneğin eğimli bir perspektiften, dikdörtgen bir figürün üç kaçma noktası olur. Şekle havadan (kuş bakışı) veya yerden bakılmasına bağlı olarak, bu kaçma noktalarından biri ufuk çizgisinin aşağısında veya yukarısında yer alacaktır.

Kadmiyum Kırmızısı
Kadmiyum seleneid ve kadmiyum sülfid’den meydana gelen, yoğun, kalıcı pigmenttir. Çeşitli tonlarda olmasına karşın, koyu, orta ve açık olmak üzere üç ana çeşidi vardır. Açık kadmiyum kırmızısı İ.Ö. sekizinci yüzyıldan beri kullanılan ve az güvenilir olan parlak kırmızıya özdeştir. Kadmiyum kırmızısı 1907’de Almanya’da tanıtıldı; parlak ve örtücü kalitesinden dolayı ressamlar arasında popüler oldu.

Kakma
Bu terim, üzerine oyma ya da kabartmalarla desen ya da resim yapılmış yüzeyi tanımlamak için kullanılır. Bir benzeri “repoussé” diye adlandırılan ve arkasından dövülerek desen yapılan metal plakalardır.

Kaligrafi
İnce ya da zarif el yazısı sanatıdır. Dekoratif etkisi nedeniyle ilgi görmektedir. Kaligrafik deyimi bazı çizim ve resimlerin çizgisel, akan ve ritmik niteliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır.

Kızılderili Kırmızısı
Koyu renk tonu ve hafif mat mavisi ile yoğun, opak (örtücü), kalıcı bir pigmenttir. Doğadan elde edilen saf demir oksitten oluşur. Şimdilerde ressamların favorisi olan bu pigment ilk kez Amerikalı ressam Benjamin West (1738-1820) tarafından, İngiltere’de tanıtılmıştır. Amerikan yerlilerinin kullandığı pigmente benzerliğinden ötürü West bu rengi, ‘Kızılderili Kırmızısı’ olarak atfetmiştir.

Kirletme tekniği
Opak ya da yarı opak renk katmanının daha önce oluşturulmuş başka bir renk katmanı üzerine sürülmesi yoluyla alttaki katmanın kısmen silinerek düzensiz bir biçimde görünür kalmasının sağlandığı bir resim tekniğidir. Benzer efektler akriliklerle de yapılabilmektedir, ancak uzun yıllar, kirletme tekniğiyle ulaşılan doku ve renk efektleri, diğer malzemelerden çok, yağlı boyalarla elde edilmiştir.

Kobalt Mavisi
Sağlam parlak bir pigment olan kobalt mavisi ressamlar arasında oldukça popülerdir. Leyden mavisi veya Thénard mavisi olarak bilinir. Baron L. J. Thénard tarafından 1802’de keşfedilmiş, yaklaşık 20 yıl sonra da ressamlara tanıtılmıştır. Kobalt mavisi başlangıçta Olimpia mavisi, Viyana mavisi veya Viyana laciverti olarak adlandırılmıştır.

Kolaj tekniği
Kolaj, birbirinden farklı doku ve malzemelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan çalışmalardır. Dergi ve gazetelerden kesilen kağıt parçalarından oluşabilirler; farklı kumaş parçaları, boyalar, pasteller, büyük ölçekli ev eşyaları ya da yolda bulabileceğiniz malzemeler bile kolaj tekniğinde kullanılabilir.

Amaç iki boyutlu bir yüzey üzerinde çekicilik oluşturabilecek malzemelerle kompozisyon oluşturmaktır. Geçmişte sadece çocuklar için uygun bir alıştırma gibi görülmekteydi. Ancak 20. yy. sanat akımlarından Dada ve Surrealist (Gerçeküstücü) sanatçılar bu teknik üzerinde yoğunlaşarak kolaj tekniğinde çok önemli eserler kazandırmışlardır.

Kompozisyon
Bir sanat çalışmasındaki biçimsel unsurların düzenini işaret eder. Bir müzisyenin notaları belirli bir düzen içinde bir araya getirmesi gibi ressamlar da çizim ya da resimlerde nesneleri düzenlemek zorundadırlar. Sanatçıların çoğu, çalışmaya başlamadan önce kompozisyonlarının bir taslağını yaparlar.

Kontrast
Renk çemberinde karşılıklı olarak yer alan renkler kontrast renklerdir. Örneğin kırmızı yeşilin, sarı morun, turuncu ise mavinin kontrast rengidir. Aynı zamanda tamamlayıcı renk olarak da tanımlanırlar. Bir ana rengin kontrastı mutlaka ara renktir.

Kopuk Renkler
Resmin yüzeyindeki renklerin, aralıklı ve tamamen karışmamış bir formda kullanılmasını anlatan bir terim. İzlenimciler, alışılmadık canlı renk kalitesine ulaşmak için bu şekilde boyama yaparlardı. Noktalar ve boya dokunuşları, resmin yüzeyinde tamamen karışmış renklerle mümkün olmayan dokusal bir kaliteyi meydana getirmek için bir araya getirilebilirler.

Kuru Zemin Üzerine Islak Uygulama
Daha önce uygulanıp kurumuş rengin üzerine yeniden boya sürülmesiyle ortaya çıkan bir sulu boya tekniğidir. Sulu boyanın kurumuş boyanın üzerini örtmesi ile keskin hatlar elde edilir. Sulu boya yarı saydam olduğu için sürülen her boya tabakası, bir önceki tabakada meydana gelen yeni rengi veya aynı rengin daha koyu tonunu gösterir.

Kübizm
Temelini Paul Cezanne’ın teorileri ve son dönem resimlerinden alan Kübizm, 1909 yılından itibaren oluşmaya başlamış ve Pablo Picasso (1881-1973) ve Georges Braque’ı (1882-1963) da etkisi altına almıştır. Bu akım daha sonraları, Batı sanatında bir dönüm noktası olarak görülür. İnsanlar ve objeler, tek bir açı yerine aynı anda bir çok farklı yönden bakılarak resmedilmiş bu nedenle bu akım geleneksel formlarda radikal bir kırılma olarak anlamlandırılmıştır. Konunun analiz edilmesi, bir çok farklı görünüşün simultane bir şekilde gözlemlenebileceği anlamına gelmektedir. Akımın Analitik Kübizm diye adlandırılan erken dönemlerinde, temel olarak geometrik şekiller kullanılmıştır. Sentetik Kübizm denen sonraki dönemdeyse daha güçlü renkler ve dekoratif şekiller kullanılmıştır.

İşte geldim burdayım ben bu işte ustayım...

Çevrimdışı mavi

  • Genel Moderatör
  • *****
  • İleti: 166
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Sanat Sözlügü
« Yanıtla #2 : 06 Ağustos 2013, 15:03:20 »
Lastik Süpürge
Serigrafi baskılarda kullanılan bir alet. Bir ağaç içine yerleştirilmiş sentetik kauçuktan yapılmış bıçaktır. Kauçuk düzgün ama esnek, bıçağın köşeleri ise kare kesimli olmalıdır; böylelikle ipek perde üzerinde keskin izler kalabilir. Bu süpürge eğer duvar kağıdı veya tekstilde kullanılıyorsa iki buçuk metreye kadar uzunları kullanılabilir. Süpürge kullanılarak, boya zemine ustaca ve hassas bir şekilde yayılır.

Limon Sarısı
Baryum sarısı veya kalıcı sarı olarak da bilinen limon sarısı, yeşil tonlara sahip, örtücü ve kalıcı muz sarısı pigmentidir. Kadmiyum sarısına benzer ama farklılıklar içerir. İlk olarak on dokuzuncu yüzyılın başlarında ticari amaçla üretildi. Bu isim bir zamanlar açık limon pigmenti için kullanıldığından genellikle krom sarısı tonlarına sahip çuha çiçeği sarısı ile karıştırıldı. Daha sonra tüm bu renklerin her birinin tam isimleri ve doğaları sınıflandırıldı ve standart hale getirildi.

Litografi (Taşbaskı)
Almanya’da 1798-99 yıllarında Alois Senefelder tarafından icat edilen baskı yöntemidir. Yöntem, yağın su üstüne çıkma ilkesini içerir. Tasarım kireçtaşının üzerine yumuşak mum boya veya yağlı mürekkep kullanılarak çizilir. Taşın yüzeyi nemlendirilir ve ardından mürekkeplenir; mürekkep sadece yağlı alanlara yapışır. Bu işlemden sonra hafifçe ıslatılmış kağıt, taşın üstüne yerleştirilir, böylece tasarım kağıda transfer edilir. Bu teknikle sadece bir taş kullanılarak binlerce afiş basılabilir. 1827 yılında kromolitografi (renkli taş baskı) çok renkli resimlerin basılmasına olanak sağladı. Litografi baskıda resim kendi renk parçalarına ayrılır ve her renk için ayrı kalıp kullanılır. Bugün, ticari litografide kireçtaşının yanı sıra çinko veya plastik kalıplar da kullanılmaktadır.

Lokal renk
Bir objenin gün ışığında beyaz arka plan dahilinde aldığı renk. Bu yansıyan herhangi bir renk ve alışılmışın dışında ışık efektleri olmadan sahip olduğu renktir. Bu ayrıca bir objenin, bir sanatçı tarafından farklı bir etki yaratmak için alışılmışın dışında bir renge boyanmadığı, kendi doğal rengidir.

Macchiaioli
Bir grup İtalyan sanatçı 1855-1865 yılları arasında Floransa’da akademik kurallara karşı çıkarak sanatta doğallık ve tazelik duygusu arıyorlardı. İtalyanca leke ve yama anlamına gelen “macchia” kelimesinden adını alan akım Macchiaioli renk kullanımını ön görüyordu. Fransız manzara sanatçılarının kuruduğu Barbizon Okulu’ndan, portre resimlerinden, manzara resimlerinden ve tarihsel konulardan ilham aldılar. Grubun liderleri aşağıdaki resmin sahibi Giovanni Fattori (1825-1908), Giovanni Boldini (1842-1931) ve Telemaco Signorini’ydi (1835-1901). Grup bazı sanat tarihçileri tarafından Fransız Empresyonizmi’nin habercisi olarak da adlandırılmaktadır.

Mahl Stick
Adını, boya anlamına gelen Flamanca "malen" kelimesinden alan ve "maulstick" diye de bilinen bu malzeme, ressamların, resmin ince detaylarını çalışmak durumunda kaldıklarında kolları ya da fırçalarını dayadıkları hafif ancak sert bir tür sopadır. Bu sopanın tuvale dayanan uç kısmı resme zarar vermemesi için genellikle kumaşla kaplanmıştır ve bir top biçimindedir. Mahl stick resim malzemesi satan dükkanlardan temin edilebileceği gibi uzun bir tahta parçasından da elde edilebilir. Bu parçanın uç kısmı da yumuşak bir deri ya da kumaşla kaplanabilir.

Manzara
Açık alan ya da kapalı bir mekanda yapılan, açık alan ve doğa resimleridir.

Maskeleme tekniği
Bu teknik maskeleme sıvısı veya maskeleme bandı kullanılarak resmin bazı kısımlarını boyanan renkten korumayı amaçlar. Böylece bu kısımlar boyanmadan kalabilir veya başka bir renge boyanabilir. Bu arada maskelenmeyen alanlar da rahatça boyanabilir. Ressamlar çoğunlukla belli bir renkten arındırmak istedikleri bölgeleri maskelerler. Bu alanlar detaylı gösterilmesi gereken karmaşık yapıda desenler içerebilirler. Böylece fona kullanılmak istenen boya resmin incelikli detaylarını kapamadan rahatça boyanabilir.

Mihrap
Yukarıda görüldüğü gibi camilerdeki Kabe yönünü gösteren, duvarda bulunan imama ayrılmış oyuktur. Mihrap, Medine’de birçok caminin inşa edildiği Umayyad Prensi 1. el-Velid (M.S. 670-715) döneminden gelir. Mihrap yapısının orijini Kıpti Hıristiyan keşişlerinin vaazlarında kullandığı oyuktur. Mihraplar çeşitli boyutta ve genellikle fazla gösterişli tarzda dekore edilmişlerdir.

Minyatür sanatı
Çok titiz bir biçimde icra edilen bu sanat, genellikle bir portre biçiminde olup, fildişi parşömen ya da kart üstüne yapılır. Minyatür kelimesi metinleri dekore etmekte kullanılan bir tür kırmızı kalemin adı olan latince "minium" sözcüğünden türemiştir. 16. Yüzyıldan itibaren minyatürler, yumurta sarısı karıştırılarak yapılan bir malzeme olan tempera ile yapılmaya başlanmış, güzelce çerçevelenip, dış bükey bir camla kaplanmış ve bu dönemde minyatür, çok popüler bir sanat dalı haline gelmiştir. En iyi bilinen minyatür sanatçılarından biri de Hans Holbein (1497-1543) olmuştur.

Monokrom
Bu terim tek renkle resim yapmak anlamına gelir. Sadece bir rengin açık ve koyu tonları kullanılarak obje resmedilir. Bu tarz resimlerde arka plan çok önemlidir. Çünkü arka plan resimde kontrast yaratmada en önemli faktördür.

Mozaik
Bir yüzey üzerine "tesserae" denen küçük, genelde kare olan sert, renkli materyalleri dizerek oluşturulan bir tasarım türü.
Mozaik, en eski ve en dayanıklı dekoratif sanatlardan biridir. Mermer, seramik, taş, tahta veya camdan yapılabilir. En ilkel mozaikler M.Ö 18.yy'a kadar uzanır ve çakıl taşlarıyla yapılmışlardır. M.Ö. 18. yy’da Antik Yunanlar taş ve deniz kabuklarını betona dizmişlerdir. Roma mozaikleri de muhtemelen bunlardan gelişmiştir. Romalılar mozaikleri yaygın olarak kullanmışlar. Özellikle de dekoratif yer döşemelerinde. Hıristiyan döneminin başlarında duvar mozaikleri kilise dekorasyonu olarak kullanılıyordu. Tablolara göre, mozaikler renk çeşitliliği bakımından daha kısır olmalarına rağmen onlara uzaktan bakıldıklarında daha çarpıcıdırlar. Özellikle camdan yapılmış Bizans dizaynları ışığı mükemmel biçimde yakalayıp yansıtırlar.

Natürmort - Ölü doğa
Manzara ve portre resimlerinin dışında, çeşitli objelerin bir araya getirilerek bir kompozisyon oluşturulmasıyla ortaya çıkan resim türüdür. Kompozisyonlar genellikle kapalı alanlarda hazırlanmıştır. Objeler arasında mobilyalar, çiçekler, meyveler olabilir. Genellikle sanatçı resme başlamadan önce kompozisyon hazır hale getirilir. Örneğin Cezanne’ın birçok meyve konulu resmi bu türe ait çalışmalardır.

Newlyn Okulu
Cornwall’daki Newlyn balıkçı kasabasında 1880’lerde çalışmış bir ressam grubudur. Yanda The Drinking Place adlı eseri verilmiş Stanhope Forbes (1857-1947) tarafından kurulmuştur. Gruptaki diğer sanatçılar ise Frank Barmley (1857-1915), Thomas Cooper Gotch (1854-1931) ve Forbes’in karısı Elizabeth Armstrong’dur (1859-1912). Yerel ılıman iklimin yardımıyla bu sanatçılar Britanya’da plein air-açık hava resim tarzını geliştirdiler. 1900’den sonra okul gücünü ve şöhretini yavaş yavaş yitirdi.

Noktalama akımı (Pointillism)
Neo – Empresyonizm olarak da bilinen bir resim stili. 19. yüzyılda başlayan bu akımın başlıca temsilcisi Georges Seurat’dır. Ancak Camille Pissarro da bu tekniği kullanmıştır. Bu ressamlar renkleri palette karıştırmak yerine boyayı tuvalin üzerine renkli noktalar şeklinde uygularlar. Resme belli bir uzaklıktan bakıldığında noktalar kaynaşır. Böylece çok hassas tonlar da elde edilmiş olur.


Çıplak insan figürü çalışmasıdır. Kara kalem ya da yağlı boya gibi malzemelerle gerçekleştirilebilir.

Ochre Sarı
Toprak rengi yada sadece ochre olarakta bilinir. Sulandırılmış demir oksit, killi toprak ve parlak toprak sarısından elde edilen opak bir pigmenttir. Antik zamanlardan bu yana sanatçılar tarafından kullanılan temel renklerden biridir. Fransa’nın güneyinde ve İngiltere’de en iyi kalite ochre pigmentler üretilmektedir.

Odak noktası
Bu terim resimde gözünüzün doğal olarak resmin hangi noktasına bakarsanız bakın, geri döndüğü noktayı tanımlar. Bazı görüntülerde odak noktası kaçma noktasıyla aynıdır.

İşte geldim burdayım ben bu işte ustayım...

Çevrimdışı mavi

  • Genel Moderatör
  • *****
  • İleti: 166
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Sanat Sözlügü
« Yanıtla #3 : 06 Ağustos 2013, 15:03:26 »
Opak
Opak saydamın karşıtıdır. Bir renk opaksa üzerine sürüldüğü yüzeyi tamamen kapatıyor demektir. Bazı boya pigmentleri saydamdır ve opak olmaları için ek maddeler katılması gerekir. Saydam boyalara biraz beyaz katarak yüksek oranda opaklık elde edilebilir.

Optik Karışım
Resimdeki renkli pigmentleri küçük darbeler ve noktalamalar ile bir araya getirmek için kullanılan resim terimidir. Böylece uzaktan resme bakınca sanki renkler birbirleriyle karışmış gibi görünür. Örneğin optik karışım tekniğine göre mavi ve kırmızı gölge resme bakana şiddet hissi uyandırır. Optik karışım tekniği ile yaratılan bu dramatik etki tamamen Empresyonistler ve Pointilist ressamlar tarafından kullanılmıştır.

Orantılı Küçültme
Düz bir resim düzleminde derinlik yanılsaması yaratma yöntemi. Orantılı küçültme özel olarak, resim düzlemine belli bir açıyla yerleştirilmiş objelerin inandırıcı bir şekilde çizilmesi ve boyanması için gereken perspektif tekniklerine karşılık gelir. Bu teknik çoğunlukla biçim değişimi, yani objelerin uzaklaştıkça daralma ve soluklaştırmayı da içerir. Bu durumda izleyicinin gözleri ve beyni objeyi otomatik olarak doğru oranlarda yeniden oluşturur.

Otomatik çizim
Otomatizm diye de bilinen otomatik çizim, fırça ya da kalemin bilinçli ya da kasıtlı bir egzersiz düşüncesi olmaksızın, içgüdüler doğrultusunda kullanılmasını ifade etmektedir. İlk kez 1920’lerde, bu üslubun çalışmalarını geleneksel formlar ve kısıtlamalardan farklılaştıracağını düşünen Sürrealistler tarafından kullanılmış, daha sonra 1940 ve 1950’lerin Soyut Ekspresyonistlerince geliştirilmiştir. Önde gelen temsilcilerinden biri, spontane olarak yaratılan efektlerin bir resmin kompozisyonunun en önemli unsuru olduğuna inanan Jackson Pollock’tır (1912-1956).

Öklid
Öklid çok ünlü bir Yunan matematikçidir, düzlemdeki geometrik şekiller arasındaki oranların bağlantılarıyla ilgili kuralları konu alan “Elemanlar” isimli bir kitap yazmıştır. Optik ve müzik kadar, rakamlar teorisi üzerine de çalışmıştır. Sanat ve matematik arasındaki bağlantıları bulmaya yönelik girişimlerinin, Poussin’den Rus Yapısalcıları’na kadar bir çok ressam üzerinde dikkate değer bir etkisi olmuştur ve bu etki günümüzde de hissedilmektedir.

Ölçek
Bir objenin diğer objelere göre orantısını ve boyutlarını gösteren oran. Resim ve çizimde ölçek, bir kompozisyonun türetildiği özgün malzemeye oranını gösterir. Örneğin, bir objenin "üçte bir ölçekle" çizilmesi, özgün malzemenin üçte biri boyutunda çizildiği anlamına gelir.

Paris Okulu
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’te yaşamış ve serbest izlenimci tarzda resimler yapmış ressamlar için kullanılan bir terimdir. Grubun içerisinde öne çıkan isimler Rus Marc Chagall (1887-1985) ve İtalyan Amedeo Modigliani’dir (1884-1920). Bu savaştan sonra dünyadaki yenilikçi sanatın merkezi Paris yerine New York olmuştur.

Patine
Bir eserin çizgi veya renklerinde eskimeye ve kullanıma bağlı olarak bozulmalar olmasıdır. Aslında bronz ve bakırın hava tarafından oksitlenmesiyle oluşan genelde yeşil renkli tabaka halindeki paslanmadır. Patine genelde sanat eserlerine daha fazla ve beklenmedik kalite eklenmesi olarak da görülebilir. Bozulmanın ilerlemesini önleyeceğinden eserin yüzeyini kaplayan bir koruyucu olarak düşünülebilir.

Payne grisi
Hazır halde bulunan bu pigment ultramarine mavi, Mars siyah ve ochre sarının karışımından elde edilir. Özellikle sulu boyada kullanışlıdır. Ressamların çoğu bu rengi kendileri üretmeyi tercih ederler. Payne grisi kullanışlı bir renktir ve piyasadaki diğer karışımlardan çok daha yaygın olarak kullanılan bir malzemedir.

Perspektif
İki boyutlu bir yüzeyde objeleri üç boyutlu gösterebilme sistemidir. 15. yy. başlarında temek kuralları belirlenmeye başlanmıştır. Ufuk çizgisi üstündeki odak noktası ve hava perspektifi olmak üzere iki şekilde olabilir. Odak noktası, birbirine paralel çizgilerin göz hizasındaki bir başka çizgi üzerinde tek bir noktada birleştiği prensibidir. Hava perspektifi ise atmosferin etkisiyle uzaktaki nesnelerin yakınlardaki nesnelere oranla daha az belirgin ve griye dönük bir tonda gözükmeleridir.


Phtalo renkleri
Phthalo, phthalocyanine’nin kısaltılarak söylenen halidir. Phathalo mavi, 1930’larda geliştirilen yapay bir mavi pigment olan bakır phthalocyanine’den üretilen, parlak ve soğuk tonlu ve daha önce varolan benzerlerine kıyasla daha dayanıklı bir boyadır. Parlak zümrüt yeşili rengindeki Phthalo yeşilse klorlanmış bakır phthalocyanine’den elden edilir. Bu boyaların pigmentleri çok güçlüdür ve beyazla karıştırıldıklarında küçük bir parça dahi güçlü renklere ulaşmak için yeterli olacaktır.

Plein Air - Açık Hava
“Açık Hava” için kullanılan Fransızca terim. Plein air ile stüdyo yerine açık havada yapılan resimler kastedilir. Bu tarz, ekipmanların daha hafif ve portatif olması sayesinde, yalnızca on sekizinci yüzyıl sanatçıları tarafından kırlarda uygulandı. İzlenimciler, doğal ışığın çabuk kaybolan etkisini elde etmek amacıyla bu tekniğin öncüsü olmuşlardır.

Post –Empresyonistler
Bu isim ressam ve resim eleştirmeni Roger Fry (1866 – 1934) tarafından 1910 yılında Grafton Galerisi’nde sergi açan bir grup ressama verilmiştir. Bu ressamlar arasında Cezanne Derain Matisse Picasso Seurat ve Van Gong bulunmaktaydı. Tarzları arasında belli bir benzerlik olmasa da hepsinin çalışmaları Empresyonistlerin eserlerinden uzaklaşıldığını gösteriyordu.

Prusya Mavisi
Kimi zaman Paris mavisi, Berlin mavisi, demir mavisi veya bronz parıltısından ötürü bronz mavisi olarak da bilinen, yeşilimsi tonları olan ve demir siyanürden üretilen koyu mavi bir pigmenttir. Bilinen ilk sentetik pigment 1704 yılında kazara bulunmuştur. Alman boya üreticisi Diesbach, kırmızının tonları ile ilgili deney yaparken yanlış maddeler kullandı ve umulmadık bir kimyasal reaksiyon elde etti. Diesbach bu üretim detaylarını gizli tuttu ve sonunda 1724 yılında John Woodward tarafından yayınlandı. Açık renk tonlarındaki solma eğiliminden dolayı güvenilir olmamasına rağmen, 1770’de ressamlarca kullanılmaya başlandı. Prusya mavisinin yerine kullanılmak için tasarlanan tamamen kalıcı Ftalosiyanin (veya Phtalo) mavisi 1935’te bulundu.

Raw Sienna
Kahverengimsi sarı doğal renk. Manganez ve demir içeren kilden elde edilir. İtalya’da çıkan bu kil adını, Siena’nın Toskana kentinden alır. ‘Raw’ (ham) sözcüğü, örtücü kahverengimsi bir sarı renk tonu olan Burnt siennanın rengini temsil eder. Ham ve yanık sienna bazen ‘İtalyan toprağı’ diye anılır. Raw sienna sanatçılar tarafından özellikle kan tonlarını resimlemek için kullanılır.

Renk
Işığın nesneler üzerine çarpması ve nesneden gözümüze yansıması sonucu, gözümüzde meydana gelen duyumların her birine renk denir.

Renk değerleri
Bu, bir rengin parlaklık derecesine verilen değerdir. Renk beyaza yaklaştıkça değer yükselir. Siyaha yaklaştıkça düşer. Kırmızı, yeşil, mavi veya kahverengi gibi farklı renkler aynı parlaklık derecesine sahip olabilir. Aynı şekilde bir rengin farklı tonlarının farklı değerleri olabilir. Her rengin değeri çok önemlidir ve resmin genel görünüşünü tamamen etkiler. Renk değeri bir rengi analiz ederken kullanılan üç değerden biridir. Diğerleri renk tonu ve renk doyumudur.

Renk tayfı – Spektrum
İlkokulda yaptığımız bir deneyi hatırlayalım: kristal camlı avizelerden bir parça alıp gün ışığına tutar ve gök kuşağıdaki renkleri görürdük. Gözümüz kristal cam sayesinde beyaz ışığı oluşturan yedi ana rengi ve bu renklerin birbirlerine geçişlerini görür. Bu renkler renk tayfı yani spektrumtur. Objeler fiziksel durumlarına bağlı olarak renk tayfının bazı renklerini emer, geri kalan renkleri yansıtırlar. Örneğin bir obje kırmızı görünüyor ise, renk tayfındaki diğer tüm renkler emiyor, sadece kırmızı rengi yansıtıyor demektir.

Renk tonu değerleri
Bu bir renkteki ışığın ve karanlığın ölçümüdür. Beyaz ve siyah arasında bu ölçüm yapılır. Renklerin birbirleriyle karşılaştırıldıklarında sahip oldukları tonu ifade eder. Örneğin sarının açık bir ton değeri vardır. Ama mor koyudur. Bir rengin ton değerini anlamak için resme gözleri kısarak bakmakta fayda vardır. Böylece görüntü biraz grileşir ve resmin bölgeleri arasındaki ton farkı ortaya çıkar.

Rönesans
Rönesans terimi “yeniden doğuş” anlamına gelmektedir ve 15 ile 16. yy’larda İtalya’da başlayan sanat ve edebiyat alanındaki harekete verilen isimdir. Bu süre boyunca klasik değerler önem kazanmış ve humanizm yeşermeye başlamıştır. Böylece dönemi etkisi altında bırakan Gotik akım da yerini Rönesans’a bırakmıştır. Sanat alanında Rönesans, aşırı detaycılığın bir kenara bırakılması ve temel tekniklere geri dönüş anlamına gelmektedir. Michelangelo’nun erken dönem çalışmaları Yüksek Rönesans olarak adlandırılan üslubun tipik örnekleri arasındadır.

Salon
İlk kez 1667’de düzenlenen “Salon”, Fransız Akademisi’nin resmi sergisidir. İsim, sergilerin yapıldığı mekan için kullanıldı; Paris Louvre’daki Salon d’Apollon galerisinde düzenlendi. Sergiler başlangıçta tek tek yapıldı. 1748 yılında jürili seçme sistemine geçildi. Bu süre içerisinde Paris’te halk için açılmış ilk sergiydi; o yüzden de çok fazla ilgi çekti. Edouard Manet (1832-83), Paul Cézanne (1839-1906) ve James Whistler (1834-1903) gibi ressamlar 1863 yılında Salon tarafından reddedilince, Salon des Refusés (Reddedilenlerin Salonu) adında kendi sergilerini açtılar. 1884’te Georges Seurat (1859-91) ve Paul Signac (1836-1935) tarafından engellenen bir grup sanatçı, yıllık bir sergi organize etti ve adını da Salon des Indépendants (Bağımsızların Salonu) koydular. Bu bağımsız ve cesurca sergilerin arasında Salon yavaş yavaş prestijini yitirmeye başladı.

Sap (Bitkiözü) Yeşili
Zaman zaman iris yeşili ya da bitki özü yeşili olarak da anılan sap yeşili, koyu sarımtırak-yeşil rengin bir pigmentidir. Ressamlarca beğenilen bir renk olmasına karşın, sap yeşili güneş ışığına maruz kaldığında solduğu için güvenilir değildir. Şimdilerde sap yeşili adında daha kalıcı ve modern pigmentler vardır, ama boyanın gerçek tonları ve renk özellikleri standart hale getirilememiştir.

Sepya
Ahtapot ve mürekkep balıklarının kesesinden elde edilen yarı transparan kahverengi bir pigmenttir. Güneş ışığına gösterildiğinde hemen rengi atar, bu sebeple günümüz sanatçıları tarafından pek kullanılmamaktadır. Sepya çoğunlukla Romalılar tarafından mürekkep olarak kullanıldı. Sulandırıldığında çok çeşitli tonlar üretilebilir. Burnt sienna yada alizarin kırmızısı ile karıştırıldığında Roma Sepya’sı olarak bilinen renk elde edilir.

Sfumato
Sfumato, tonların birbiri içinde eritilmesiyle yumuşak etki yaratmayı amaçlayan bir boyama tekniğidir. Yanda Mona Lisa'dan alınan detayda gösterildiği gibi Leonardo da Vinci bu tekniğin ustalarından biridir. Terim, İtalyanca fuma (duman) sözcüğünden türetilmiştir ve 15. yüzyılda yağlıboyanın keşfiyle, neredeyse algılanamayacak ton ve renk geçişlerini adlandırmak için kullanılır.

Sgraffıto
Resimde bu terim üstteki boyanın kazınarak alttaki rengin ortaya çıkarılması için kullanılır. Bu, İtalyancada “kazımak” anlamına gelen kelimedir. Özellikle dekorasyonda kullanılan bir tekniktir

Sıcak renk
Dalga boylarının kısa olması ve titreşim sayılarının yüksek olması sebebiyle çabuk görülen renklerdir. Turuncu, kırmızı ve sarı sıcak renklerdir. En sıcak renk turuncudur.

Sıçratma
Bir yüzeyin mürekkep veya boya ile düzensiz nokta ve zerre desenleri sayesinde kaplanması yöntemidir. Ressamlar sanatsal çalışmalarında bilerek düzensiz veya önceden kestirilemeyen bir görüş elde etmek için sıçratma tekniğini sıklıkla kullanırlar.Efekt boyaya batırılmış bir fırça, tarak ya da diş fırçası ile burada gösterildiği gibi elde edilebilir. Böylece boya damlaları boyama yüzeyine yarı-gelişigüzel şekilde düşer. Bir hava tabancası da, şayet iri damlalar püskürtülmeye ayarlanırsa, sıçratma efektini üretebilir.

Simultane karşıtlık
İki renk yan yana kullanıldığında, birbirlerine dokundukları noktalarda, aralarındaki ton ve parlaklıkla ilgili farklılıklar en yoğun biçimde ortaya çıkar. Bu karşıtlık simultane karşıtlık olarak adlandırılmıştır. Bu etki, kırmızı ve yeşil gibi birbirine zıt renkler söz konusu olduğunda daha belirginleşir.

Size
Bu sulandırılmış uhu şeklinde bir solüsyondur. Kağıt tuval veya diğer yüzeylerin üzerine, emiciliklerini azalmak ve daha kolay resim yapılmasını sağlamak için sürülür. Size olmadan boya doğrudan emilir ve kontrol edilmesi zorlaşır. Özellikle yağlı boya kullanırken tuvalin üzerine sürülür.

Soğuk renk
Dalga boylarının uzun olması ve titreşim sayılarının düşük olası sebebiyle yavaş göze çarpan renklerdir. Yeşil, mavi ve mor soğuk renklerdir. En soğuk renk mavidir.

Şeffaflık
Sanatla ilgili kullanıldığında bu sözcük bir resim malzemesinin, özellikle sulu boyaların kısmen görünür olma niteliğini ifade eder. Sulu boyalara biraz daha su eklenmesi şeffaf hale gelmelerini sağlayarak altlarındaki kağıdı, çizgileri ve fırça darbelerini görünür kılar. Bu nedenle şeffaflık, özellikle renk katmanlarının birbiri üzerine yapılandırılması sırasında etkilidir.

Şişme
Kağıt yüzeyinin boyadaki nemi emdiği ve genişlediği zaman meydana gelen bükülme efektidir. Bu durum, özellikle çok ıslak fırçanın kullanıldığı resimlerde önemli bir sorundur. Kağıdı kullanmadan önce sert bir yüzey üzerine gererek bu sorun giderilebilir.

Tamamlayıcı renkler
Renkler karşıt ya da tamamlayıcı renkler olarak ikili gruplara ayrılırlar. Siyah beyazın, kırmızı yeşilin, turuncu mavini, sarı da morun karşıt rengidir. İki karşıt rengi bir araya getirirseniz, çok güçlü bir kontrast sağlanır ve birbirlerinin resonansını (tınlama, parlama) arttırırlar. Örneğin kırmızı bir objeye gözünüzü kaçırmadan iki dakika boyunca aralıksız bakın. Ardından bakışlarınızı bembeyaz bir duvara çevirin, gözünüz duvarda kırmızının karşıt rengi olan yeşil renkli lekeler görecektir: buna “izlenim sonrası” (after image) denir. Bu deneyi diğer karşıt renkler için de yapabilirsiniz. Burada unutulmaması gereken nokta, gözümüz ışığın da yardımıyla farklı malzemelerde karşıt renklerin karışımlarından birbirinden farklı tonlar algılar. Bunun sebebi boya malzemelerinin kimyalarının birbirinden farklı olmalarıdır.

Tarama
Tarama, bir dizi yakın ve paralel çizgi kullanılarak yapılan gölgelendirme tekniğidir. Çizgilerin kalınlıkları ve birbirlerine olan mesafeleri arttırılıp, azaltılarak, koyu ve açık tonlu gölgeler arasındaki farklılıklar elde edilir. Yapılan tarama üzerine bu kez onu kesen çizgilerle yapılan gölgelendirmeye de çapraz tarama denir. Bunlar tüm çizimlere uygulanabilen tekniklerdir.

Teknik Resim
Diyagram formları resimlerken güzellikten öte, doğru bir şekilde kağıda geçirmek üzere kullanılan tekniktir. Teknik resim özellikle detaylı teknik bilgi ve kesin orantı gerektiğinde, yaygın olarak mimarlık, harita ve bilimsel araştırmalarda kullanılır. Teknik resim grafik olarak yapılandırılır ve projelerin planları ile perspektiflerini uzaysal ilişkileriyle birlikte resimler. Daha birkaç yıl öncesine kadar cetvel ve pergel kullanılarak kağıda geçirilirken, son zamanlarda bilgisayarda yapılan çizimler daha tercih edilir olmuştur.

Temel yazı
10. yüzyılın sonlarında İngiltere'nin güneyindeki keşişler tarafından yazılan Ramsey Psalter adlı ilahiler kitabındaki yazıları temel alan, yuvarlak harfli bir yazı stili. Harfler, dairesel şekilleriyle dikkati çeker.

Tempera tekniği
Toz halindeki boya pigmentlerinin yumurta sarısı ve su ile karıştırılmasıyla elde edilen bir boyadır. Çabuk kuruyarak, Carlo Crivelli’nin (1430/35-1495) aşağıda yer alan resminin detaylarında göründüğü gibi zengin, parlak ve şeffaf renkler elde edilmesini sağlar. Kat kat sürerek yoğun detaylar için çok uygun bir malzemedir.

Terracotta
İtalyanca’da bu terimin kelime anlamı “pişmiş toprak” olsa da Terracotta (bazen terra cotta şeklinde yazılır) daha çok kaba ve geçirgen kilden yapılmış, kızıl-kahve ve soluk ochre renkteki, kap ve tas gibi objeleri adlandırmak için kullanılır. Kil, eski zamanlardan bu yana tüm dünya üzerinde terracotta kaplar, figürler, süsler ve tuğlalar yapılmak için kullanılmıştır. Yunanistan’da bulunan bazı terracotta figürlerinin M.Ö. 3000’li yıllar ve Bronz Çağı’nın başlarından günümüze kaldığı düşünülmektedir. Terracotta objelerin çoğu, etkileyici renkleri ve malzemelerinin kabalığı nedeyle cilalanmadan bırakılmıştır. Dayanıklılığı ve yaygınlığı sayesinde, terracotta yüzyıllardır popüler kalmıştır ve hale çömlekçiler ve mimarlar tarafından kullanılmaktadır.

Ton kontrastı
Bir rengin en açık tonundan en koyu tonuna kadar olan ton farklılıklarıdır. Renge beyaz ya da beyaza yakın bir ton karıştırılarak rengin tonunu açabilir, siyah ya da yakın bir tonda koyu renk ekleyerek rengi koyulaştırabilirsiniz.

Triptik
Orta Çağ ve Rönesans dönemleri boyunca kiliseler için hareketli altar panoları olarak tasarlanan, tema olarak birbiriyle ilişkili ve yan yana üç resmin oluşturduğu grup resimleridir. Triptikler genelde bir orta panoyla bunun yarı boyutlarında iki yan panodan oluşur ve yan panolar ortadakinin üzerine kapanacak şekilde menteşeyle tutturulur. Ana tema orta panoda, ilişkili temalarsa kanatlarda işlenir. Çoğunlukla bütün çalışma predella denen, resimli veya oymalı bir taban veya platform üzerine yerleştirilir. Triptik çeşitlemeleri arasında kitap gibi kapanabilen iki kanatlı diptik ve üçten fazla (çoğunluk beş) kanadı olan poliptik sayılabilir.

Ufuk Çizgisi
Bu bir resimde perspektif çizgilerinin birleştiği yere verilen addır.Ufuk çizgisi bir resimde gökyüzü ve toprağın birleştiği yer olarak, görünür halde de olabilir, teorik olarak da konabilir. Örneğin ağaçların veya binaların ufuk çizgisini kapadığı manzaralarda veya iç mekan resimlerde belirgin değildir. Alışılageldik bir manzara resminde ufuk çizgisi hep ortadan keser çünkü ufuk çizgisi her zaman bakan kişinin göz hizasındadır.

Vandyke Kahverengisi
On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda sanatçılar arasında çok popüler olan bir toprak rengi. İsmini, asillerin portrelerini yaptığı resimlerde bu rengi sık sık kullanan, Flaman ressam Sir Anthony van Dyck’tan (1599-1641) alır (bkz. s. 550). Ancak doğal yollardan oluşan demir oksit, kil ve çürümüş bitki kalıntılarından meydana gelen orijinal pigment hiç güvenli değildi. Sonradan bu pigmentin yerini, ona eşdeğer, daha kalıcı sentetik bir pigment aldı.

Vortisizm
Her şeyi kapsayan bir merkezcilik. Ressam ve yazar Wyndham Lewis (1882-1957) tarafından bulunan, kısa bire dönem süren İngiliz avangart resim hareketidir. Bir grup ressam, heykeltraş ve yazar tarafından takip edilmiştir. Nesnesiz ve soyut resmi temel alarak Fransız Kubist ve İtalyan Futuristlerin ideallerini kapsayan, İngiliz resminde soyut resme karşı ilk organize harekettir. Vorticismin tarzı sert, dar açılı ve mekanikti. İsmi, Futurist sanatçı Umberto Bocciori (1882-1916)’nın deklarasyonunu refere eden şair Ezra Pound tarafından konmuştur.

Yüzey
Boyanın üzerine uygulanacağı malzemedir. En sık kullanılan yüzeyler sulu boya, guaş ve pastel boyakar için kağıt yüzeyler, yağlı boya ve akrilikler içinse astarlı tuvaldir. Freskler doğrudan ıslak alçı üzerine boyanırlar. Sanat tarihi boyunca resimlerin tahta, deri ve hayvan kemikleri üzerine yapıldığı da görülmüştür. Minyatür portrelerin fildişi üzerine yapıldığı da bilinmektedir.

Zincirleme karşıtlık
Gözlerinizi bir renk alanına sabitleyip ardından farklı bir tarafa baktığınızda o rengin negatif halini görürsünüz. Bu etki zincirleme karşıtlık ya da kromatik adaptasyon diye bilinir. Renk parçaları bir resim yüzeyinde yan yana konulduklarında her renk yanındaki diğer renkten etkilenir. Çevrelerinin etkisiyle dönüşüme uğrayan renkler, düz beyaz ya da renklendirilmiş başka bir zemin üzerinde olduğundan farklı görünürler. Bu bazen, bir rengin tam olarak tarif edilmesinin imkansız olduğu anlamına gelmektedir.

Kaynak www.artacademy.com.tr/sozluk.aspx
İşte geldim burdayım ben bu işte ustayım...

Çevrimdışı kardelen

  • Yönetici
  • *****
  • İleti: 4343
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: Sanat Sözlügü
« Yanıtla #4 : 06 Ağustos 2013, 16:59:33 »
Teşekkürler.....

Çevrimdışı pepe

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 34
  • Puan 7
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: Sanat Sözlügü
« Yanıtla #5 : 14 Ağustos 2013, 19:50:09 »
Guzel arsiv olmus
Yağsız boya...

 

Her hakkı saklıdır - Forumda yazılan mesajlarla ilgili sorumluluk yazarlarına aittir.
Güzel Tablo

İnternetteki en güzel tablo ve resimleri bulabileceğiniz kaynak - güzel yağlı boya tablo