Ressam Ahmet Yakupoğlu’nun Fırçasından Boğaziçi Sevdası!..
Yakupoğlu’nun aşklarından biri de Boğaziçi’dir. Boğaziçi’nin şiirini çok az insan onun gibi derinliğine yaşar. Dostlarının himayesiyle, her yıl birkaç ay İstanbul’a gelerek bu firuze nehrin benzersiz güzelliklerini, musiki ve minyatür estetiği ile gelen realizmi, bir şiir duygusuyla yumuşatarak tuvaline aktaran Yakupoğlu’na bu konuda hocası Süheyl Ünver, Ünver’in çocukları Aydın Ünver, Gülbün Mesara ve sanatkâr arkadaşı Nadide Uluant büyük destek olur.
Kütahya resimlerinde olduğu gibi Boğaziçi peyzajlarında da günümüze has çirkinlikleri yok ederek tarih ve tabiatın sentezindeki saf güzelliği elde etmeye çalışan derviş ressam, bugünü tarihin süzgecinden geçirerek yaşanır kılmanın sırrına erişmiş bir sanatkârdır. İstanbul’un eşsiz büyüsüne kapılan sanatçının yaptığı çizimler, onu Boğaziçi’nin ressamı olarak anılmasına sebep olur. Yakupoğlu, Boğaziçi’nin yalılarını keşfeder, erguvan bayramını ilk defa resmederek Bağdat Caddesi’nin mor salkımlı evlerini resimlerine yansıtır.
Yakupoğlu’nun Boğaziçi resimlerinde fırçasının bu denli güçlü olasının sebebi, elbette ki dönemin en önemli isimleri ile çalışmış olmasındandır. Derin bir gözleme dayalı, renkçi üslubu, özellikle suyun yansımalarını başarıyla aktarabilmesi onu denizin, suyun, İstanbul’un ressamı yapar. Resimlerinde ağaç ve bitki örtüsündeki derin ve çeşitli renkler, mimari yapıyı bir solukta özetleyen taze, hızlı, ince fırça vuruşları, canlı ve temiz renk paleti onu tam bir renkçi kılar.
1945-1990 yılları arasında İstanbul konulu resimler yapan Yakupoğlu, Üsküdar, Kadıköy, Moda, Kanlıca, Çengelköy kıyılarındaki, yalı, türbe ve mescit, çeşme ve sebil, cami, mezarlık, ahşap köşk ve konakların yer aldığı sokakları çizerken, Fatih, Eyüp, Eminönü’nden resmettiği köşelerde bulunmaktadır.
Yakupoğlu’nun sanat hayatında bir ismi daha değinmeden geçmek olmaz düşüncesindeyiz: Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey. Osmanlı’nın son demlerinde Sanayii Nefise’de yetişen bu değerli zat, Osmanlı’nın son kırk yılı ile Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait İstanbul sevdalılarını adeta büyüleyen resimleri çizer. Bu kıymetli insanın İstanbul resimlerindeki tek öğrencisi ise Süheyl Ünver’dir. A. Yakupoğlu’da Ünver’in dolayısıyla da Rıza Bey’in izinde giderek çalışmalarını imzalar.
Ahmet Yakupoğlu, En Büyük Türk Minyatür Ustalarımızdan
Yakupoğlu’nun en önemli yönlerinden birisi de minyatür sanatçılığıdır. Klâsik tarzda günümüze ait Kütahya kültür ve sanatını anlattığı minyatür albümü ile Nasrettin Hoca fıkraları olağan üstü güzellikte eserleridir. 1995 yılında “Sokağım ve Çinili Cami” minyatürü Türkiye İş Bankası kültür sanat büyük ödülüne layık görülür. İyi bir minyatür üstadı olan Ahmet Yakupoğlu’nun bir kısım minyatürlerde dostlarının yüzlerini de resmettiği görülür.
Merhum Cinuçen Tanrıkorur’un 1980 yılında Konya Turizm Derneği’nin açtığı beste yarışmasında birinci seçilen, 1981 yılında Paris’te Akademie Internationale de Lutece tarafından altın madalya ile ödüllendirilen ‘Bayati Araban Ayin-i Şerifi’nin çıkan long play kapağı ile Merhum Mehmet Dumlu Hoca Efendi’nin “Batmayan Güneş, Devam Eden Gölgeler” kitabının kapak minyatürleri üstada aittir.
Sanatçının 40 yıl boyunca hiç bıkmadan tuvaline aktardığı Kütahya ve Boğaziçi resim çalışmalarının yer aldığı iki albümü yayınlanmıştır. Bunlardan ilki “Ahmet Yakupoğlu’nun Fırçasından Boğaziçi (Anadolu Yakası)”, bir diğeri ise Kütahya’yı konu alan “Rengârenk Kütahya’dır. Ayrıca ressama ait “Resimde İstanbul ve İstanbul Ressamı Ahmet Yakupoğlu”, “Minyatürlerle Nasrettin Hoca” eserleri de bulunur.
Soyadı Kanunu çıktığında babası Hacı Halil Ağa’nın ‘Çalışel’ soy ismini almasından dolayı 1964’e kadar eserlerini bu şekilde imzalayan ressam, bu tarihten sonra Yakupoğlu soyadını kullanmıştır. Sanat yaşamı boyunca dört bine yakın resim yapan ressam, bin civarındaki tablosunu, önce kendi adını taşıyan ‘Ahmet Yakupoğlu Kültür ve Sanat Vakfı’na bağışlamış sonradan vakfın feshi ile tüm gayrimenkulleri, musiki aletleri, sanat kitaplarından oluşan kütüphanesi ile Kütahya’nın Maltepe semtindeki evini Dumlupınar Üniversitesi’ne bağışlamıştır.
95 yaşında, manevi kızı sanatkar müzehhibe Havva Sökmener ile birlikte İzmir’de yaşayan duayenlerimizden ressam Ahmet Yakupoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından 2010 yılı ‘Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görülmüştür.
KAYNAKÇA 1) Ahmet Yakupoğlu, “Rengârenk Kütahya”,s:33, Türk Petrol Vakfı Kültür Yayınları, 1991, İstanbul (Türkçe – İngilizce). 2) Mehmet Nuri Uygun, “Ahmet Yakupoğlu’nun Kaleminden Halil Dikmen”, Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı: 443, s: 64, İstanbul-2010. 3) Mehmet Gönül, “Neyzen Ahmet Yakupoğlu”, İSTEM Dergisi, Sayı: 1, s: 163, Konya-2003. 4) Mehmet Dumlu, Batmayan Güneş Devam Eden Gölgeler, (Hazırlayan: Ayşe Nur Sır), s: 152, İstanbul-2001. 5) Ahmet Yakupoğlu’nun “Ahmet Yakupoğlu’nun Fırçasından Boğaziçi” Türk Petrol Vakfı Kültür Yayınları,1983, İstanbul, 6) “Resimde İstanbul ve İstanbul Ressamı Ahmet Yakupoğlu” Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayınları, Aralık 2002, Ankara, 7) Dumlupınar Üniversitesi ‘Ahmet Yakupoğlu Sempozyumu’27-28 Ekim 2011, Kütahya
Beşir Ayvazoğlu , “Ahmet Yakupoğlu”. Aksiyon. 25.03.1999.
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/ columnistDetail_getNewsById.action?newsId=679. Erişim tarihi: 1 Mart 2014. 9) Beşir Ayvazoğlu, Aksiyon Dergisi Sayı: 1026 / Tarih: 25-03-1995 10) Eşref Üren, ‘Halkevleri IV. Resim ve Fotoğraf Sergisi’, Ülkü Dergisi,(16 Nisan 1943),S.38,s.13. 11) Yrd. Doç. Dr. Pınar Yazkaç, ‘Zeki Ermumcu İle Söyleşi’,20.07.2014,Kütahya 12) Yrd. Doç. Dr. Pınar Yazkaç, ‘Meral Mehmet Erdoğmuş İle Söyleşi’,15.06.2014,Kütahya
ismek- alıntı