Adolphe Thalasso. (İstanbul levantenlerinden, sanat tarihçisi ve şair).
Halil Paşa’ya padişah portreleri yaptırtan, Ürdün Büyükelçisi Damad Şerif Abdülmecit Bey.
Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Valide Paşa.
HALİL PAŞA’YA DAİR FRANSIZCA YAYINLAR
Osman Hamdi Bey’den sonra Fransızca yayınlarda önceliği Halil Paşa almaktadır. Halil Paşa’ya dair Fransızca, göğüs kabartıcı, üç ayrı yayına rastlamış bulunuyoruz. Belki, Paris’de ulaşamadığımız başka yayınlar da vardır. Bu yayınlar, yaşamının bir kısmı İstanbul’da, son kısmı Paris’te geçen Adolphe Thalasso tarafından yapılmıştır. Adolphe Thalasso(11) Venedik kökenli, İstanbul’a Güzel sanatların musiki, tiyatro ve resim dallarında geniş bilgisi olan ve Paris’te yayınlınmış şiir kitapları bulunan, dört başı mamur, bir kültür adamıdır. Thalossa Paris’te Figaro Gazetesi’nde, La Revü Theatrale ile Illustration da Theatrale dergilerinde ve Figaro Illustre’de görev almış ve güzel sanatlarımızın tarihine ışık tutan araştırmaları ile tanınmıştır. Bu arada “Au Bon Marche” tarafından yayınlanan sanat dergilerindeki konularda Thalasso’nun önemli katkıları olmuştur.
Paris’te yayınladığı “L’Art Ottoman”da, Türkiye’deki yabancı ressamlarla Türk ressamlarından bazılarını kapsayan nefis baskılı kitabında, Şehzade Abdülmecit için altı sayfa ayrılmış ve nefis altı tablosu yayınlanmıştır. Yine Paris’te yayınlanmış “Constantinople” broşüründe de Türk ve gayrimüslim ressamlar yer almaktadır.
Bütün yukarıda belirttiğimiz Fransızca yayınlarda üzerinde en çok durulan ressam Halil Paşa olmuştur. Fransızca eserler arasında Halil Paşa’ya bir övgü de ünlü oryantalist Pierre Lamber’in kaleminden çıkmıştır. Büyük bir Türk dostu olan Lamber, Galatasaray Sultanisi ile Erkan-ı Harbiye Mektebi’nde hocalık yapan bir Fransız’dır. Türkçeyi Fransızca kadar bilen ve konuşan Pierre Lamber, şairdir de. “Visions Oriyentales” adlı şiir kitabını Türk kadınlarına ithaf etmiş ve gelirini Osmanlı Ordusuna bağışlamıştır(12).
Paris’te Fransızca-Arapça yayınlanan Maddara gazetesinde Halil Paşa’ya dair yayınlanan çok uzun bir makalenin bulunduğunu ressam Galip Bey’den işitmiştim. Ne var ki, bütün kütüphanelerde, arşivlerde aramama rağmen gazetenin tam koleksiyonunu bulamadım. Görebildiklerimde Halil Paşa ile ilgili makale bulunmuyordu. Gazetenin bu sayılarına ulaşabilmek için Kahire’ye gönderdiğim mektubuma cevap alamadım. Bu açıdan Halil Paşa ile ilgili bu makaleye ulaşılamamıştır.
HALİL PAŞA’NIN PARİS YAŞAMI
Halil Paşa’nın biyografisi ile ilgili olarak. Paris’e gönderiliş yılında hatalar vardır. Pek çok yayında Halil Paşa’nın Sultan Abdülaziz tarafından Paris’e gönderildiği bildirilmektedir. Bu bilgi gerçek dışı bir bilgidir. Abdülaziz döneminde Paris’e gönderilenler eski arşivlerde yer almaktadır. Bunlar arasında Halil Paşa yoktur. Halil Paşa Paris’e padişah tarafından gönderilmemiştir. Çünkü Sultan Abdülaziz 1876 yılında padişahlıktan düşürülmüş ve bu yüzden intihar etmişti. Halil Paşa’nın Paris’e gönderilmesi Sultan Aziz’in ölümünden iki yıl sonrasına rastlamaktadır. Halil Paşa Paris’e ısrarlı ricası üzerine, sanata sevgisi ve bilgisi yüksek olan babasının teşebbüsü ile gitmiştir.
Halil Paşa’nın düşlediği Paris’e kavuşması şöhretinin ilk basamağı oldu. Bonapart Sokağı’ndaki Güzel Sanatlar Okulu’nda ve hocalarından birinin Mazarine Sokağı’ndaki atölyesinde geçen yıllarında, Halil Paşa’nın hayalleri hakikat oldu. Hocalarından en çok atölyesinde çalıştığı Gerome’u sevdi. Sanat dünyasında Gerome, ünlü ressamlar yetiştiren bir oryantalist idi. Aynı zamanda heykeltıraştı. Türk ressamlarından Şeker Ahmet Paşa ile Osman Hamdi Bey ve Seyyit Bey, resim sanatının sihirli dünyasını onun vasıtası ile tanıdılar. Halil Paşa, Gerome’un çok takdir ettiği bir Türk ressamı idi.
Sanayi-i Nefise’den 1892 yılında mezun olarak Paris’e tahsile gönderilen ve oradaki Jön Türk hareketlerine karışarak yurda dönmeyen, ressam Galip Bey’in anlattığına göre hocası Gerome en çok Halil Paşa’yı sevmiştir.
Paris’te ilk Türk kahvesinin içildiği yer alan, Ancienne Comedi sokağındaki “Procope” kahvesinin, bugün yok olan arşivinde, ressam Gerome’un Türk öğrencileriyle haftada bir gün burada kahve içtiği belirtilmektedir. Gerome ile kahveye en çok devam eden öğrencisi Halil Paşa olmuştur.
İlk kadın heykeltraşlarımızdan Rezan Hanım Halil Paşa, Şevket Dağ, Hikmet Onat ve Feyhaman Duran arasında.
Halil Paşa’nın bir tablosundan basılan kartpostal.
Halil Paşa, peyzaj.
Halil Paşa’nın Paris ile ilgili, göğsünü kabartan bir anısı da daha sonraki yıllarda teşhir edilmiş-bir tablosuna verilen madalya olmuştur. Her ne kadar daha sonra ödüller alan eserler yapmışsa da Halil Paşa’nın anısında Paris Sergisi’nde teşhir edilen eserinin yankıları ömrü boyunca unutulamamıştır. Halil Paşa’nın yurt dışında sergilenen eserlerinden son madalya da, Viyana’dan gelmiştir. Madalya alan bu eseri, Güzel Sanatlar Akademisi tarafından satın alınarak müzeye konmuştu.
Halil Paşa, Yelkenliler.
SONUÇ
Görüşümüz odur ki, Osman Hamdi Bey’den sonra hakkında en çok yayın yapılan ressamımız Halil Paşa’dır. Halil Paşa’nın, Paris’te eğitim gören diğer ressamlardan ayrılan özelliği-Fransızca yayınlarda değinildiği gibi “enterieur” resim yapmaktan çok, doğaya yönelişi, bu konuda çok sayıda eser vermesidir.
Öte yandan Türkiye’de ve dış ülkelerde en çok eserleri gösterilen ve ödüller alan bir ressamdır. Aynı zamanda fırçasını ölünceye kadar elinden bırakmayan ve en çok eser veren bir sanatkarımızdır.
Biz bu yazımızda, ona dair ulaşılamamış bazı konuları yansıtmayı, özellikle Fransızca yayınlara ağırlık vermeyi, ressamımız hakkında bazı yayınlarda göze çarpan noksanları mümkün olduğunca, tamamlamayı bu arada bazı yanlışları düzeltmeyi hedeflemiş bulunuyoruz.
Halil Paşa’nın İstanbul’daki eğitimi ile, Paris’ten önceki ve sonraki görevleri, özellikle asker kökenli üç ressamımızın; Celal Esat Arseven, Sami Yetik, Pertev Boyar(14)’ın eserlerinde ve diğer yayınlarda yeterince yer almış bulunduğundan burada tekrarına lüzum görmüyoruz. Bunlar arasında – ölüm tarihindeki hata istisna edilirse- Pertev Boyar’ın kitabındaki bilgilerle, mümkün olduğu kadar, eserlerinin derli toplu listesinin yapılmasını uygun görüyoruz. Bu arada Halil Paşa ile ilgili olarak, meslektaşı Sami Yetik’ten onun hakkında şu sözleri aktarmakla yetiniyoruz:
“….Halil Paşa Garp ekolünün beliğ ve sade ifadesiyle, Şark’ın sıcak, renkli, güzel manzaralarını tuvallere, kartonlara aksettirerek resmin ruhlara hitabını ve ressamlığın ne büyük bir sanat olduğunu hepimize göstermek ve sevdirmek itibarıyla ayrıca bir intibah dersi vermiş, gayet velut bir üstattır(15).
Yukarıda , Halil Paşa’nın doğum ve ölüm tarihlerindeki çelişkili tarihlere değinen, Abbas Hilmi Paşa ile Abbas Halim Paşa’yı birbirine karıştıran ve ressamımızın Sultan Abdülaziz tarafından Paris’e gönderildiği gibi gerçek dışı olan bilgileri düzeltmeyi amaçlayan bu yazının resim tarihi ile uğraşanlarla yararlı olacağını düşünüyoruz.
Ressamımızın hayatındaki çelişkili bilgiler arasında, görevli bulunduğu yerlerin tarihlerinde de değişiklikler göze çarpmaktadır. Bu konularda en gerçekçi bulduğumuz eser, Halil Ethem Bey’in “Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu” adlı kitabıdır.
Halil Paşa’nın biyografisi ile ilgili olarak, Paris’e gönderiliş yılındaki hataya yukarıda değinilmiştir. Bu yazımızın bir özelliği de, Halil Paşa’nın ailesi ile ilgili bilgiler ve yazı içerisinde göreceğiniz ilginç fotoğraflardır. Bu belgeler arasında, Halil Paşa gibi, daha üç büyük ressamımızın, hocalığını yapan Gerome’un –ölümü üzerine- “Illustration”a kapak olan gravürü de yer almaktadır.
DİPNOTLAR:
(1) Hidiv, Arapça kökenli bir kelimedir. Mısır’ı yöneten valilere verilen bir ünvandır. Vaktiyle bu kelime sadrazamlık anlamına da kullanılmış. Yakın tarihimizde yalnızca Mısır yönetiminde yer almıştır. İmtiyazlı bir eyalet olarak Osmanlı yönetiminde babadan oğula geçen umumi valilik kabul edilmişti. Sultan Abdülaziz döneminde bu valiliğin adı (Hidiv)’liğe dönüştürüldü. Bu ailenin en yaşlısı Mısır’ı son Hidiv’i Abbas Hilmi Paşa’ydı. Birinci Cihan Savaşında İngilizler onu, Türkiye’ye eğilimli olduğu için görevinden aldılar ve Mısır Hidivliğine son verdiler. Yerine müstakil bir devlet kurarak, Fuat’ı kral ilan ettiler. Tarihimizde Hidiv ailesiyle Türkler iç içe yaşadılar. Aynı kültürü ve geleneği paylaştılar. Bu konuda dört başı mamur bir kitap Oxford Üniversitesi tarafından yayınlanan “Three Centuries Family Chronicles of Turkey and Egypt’dır. Bu kitap, aynı aileden gelen Prenses Nimetullah’ın kızı Emine Fuat Togay tarafından hazırlanmıştır. Emine Fuat Hanım, merhum büyükelçilerimizden Hulusi Fuat Togay’ın eşi idi. Mısır’daki devrim sırasında, orada sefire olarak bulunuyordu. Kitabında Abbas Halim Paşa ile Valide Paşa olarak tanınan prenses Emine hakkında bilgiler mevcuttur.
(2) Abbas Halim Paşa (1866-1935).
(3) Mirat-ı Mühendishane, sayfa 344.
(4) Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu (Maarif Vekaleti Neşriyatından) 1924, sayfa 32.
(5) Galatasaray’daki okul numarası 193’tür.
(6) Paris’teki kayıtlara göre Selim Bey soyadı olarak “Özkan”ı kullanmıştır.
(7) Selim Özkan, Paris’e Thiers mezarlığına gömüldü.
(
Ali Halil Bey’in soyadı “Sözel”dir. Ressamlarla ilgili bir ansiklopedinin, onun için, “Sözeri” soyadını kullanması ve bunu Halil Paşa’ya da izafe etmesi hatalıdır.
(9) Alemdar Gazetesi, 17 Haziran 1921.
(10) Türkiye İş Bankası Kültür Yayını, Seri 1, No. 5 Yıl 1957.
(11) Adolphe Thalasso’ya dair, Taha Toros (Tarih ve Toplum Dergisi): Aralık 1988, sayı 60.
(12) Şehbal Mecmuası, 1 Mayıs 1329 (1913), No 75.
(13) Ressam Galip Bey, Sultan Abdülhamit yönetimine karşı olduğundan, Paris’te ilk defa yayınlanan resimli ve renkli bir mizah gazetesiyle tutumunu göstermiş oluyor. Bahsettiği bu mizah gazetesini Paris’te, her yerde aradımsa da sayısını bana armağan etme büyüklüğünü göstermişti.
(14) Pertev Boyar (Türk Ressamları) 1948, sayfa 53-56
(15) Sami Yetik (Ressamlarımız), 1940 sayfa 31.