Askeri Ressamlar
Primitifler ressamlarımızın da çok büyük çoğunluğu askeri amaçlı resim eğitimi alan asker kökenli ressamlardı. Açılan okullara yurt dışından resim öğretmenlerinin getirilmesi ile birlikte Türkiye’de batılı ve sivil anlamda ilk ressamlar yetişmeye başlamış, pek çoğu zaten asker kökenli olan bu ressamlar Primitifler olarak adlandırılmıştı. Askeri okullardan mezun olan ilk ressamlardan sonra Paris’te açılan Mekteb-i Osmanî resim sanatımızın gelişmesinde çok önemli gelişmeleri ortaya çıkardı. Bu okulda öğrenim görmek için Paris’e giden ve orada Fransız ressamlarından dersler alarak dönen ressamlar ilk Figürlü resimleri yapmaya başladılar.
Batı tekniği: Askeri yüksek okulların müfredat programlarına alınan desen dersleriyle başlayıp, ilk meyvesini İbrahim Paşa ile vermiştir. Osman Nuri Paşa, Süleyman Seyyid Bey, Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza(1885–1930) Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, ile Türk resminde figür üzerine kurulu köklü bir geleneğin başlatıcısı sayılabilecek Osman Hamdi (1842–1910) Batılı tarzda resim sanatımızın başlangıcındaki ilk önemli ressamlarımız olmuşlardır.
İlk ressamlarımız öğrenimleri esnasında, Paris sanat çevrelerini hâkimiyeti altında tutan Roman-tizm ve Neo Klasizme rağmen Courbet’in sanatını ihmal etmediler. Yurda dönüşlerinde Courbet’in renk ve canlılık endişesini getirmişlerdir. (19.yy.Çağdaş Resim Sanatımız ve Askeri Ressamlar)
Askeri ressamlar belli bir topluluk veya dernek çatısı altında toplanmış örgütlü bir sanatçılar biriliği olmasa aynı çağda aynı ortamda ve aynı dönemde ortaya çıkan aynı sanat mertebelerinde ve anlayışında bulunan askeri kökenden gelen ressamları ifade etmektedir.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Türk resim tarihinde ressamlar ve plastik sanatla uğraşan sanatçıların kurduğu ilk örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır. Asker Ressamlar, Darrüşşafakalı ressamlar gibi topluluk veya grup ismi çağrıştıran tabirler örgütlü bir sanatçı topluluğunu değil belli bir dönemi ifade etmek maksatlı kullanımlardı. “Asker ressamlar”, “Dar-üş-şafaka’lı ressamlar” ortak bir amaç güden ve bu amaç doğrultusunda çaba gösteren, topluluk niteliği ve ruhu taşıyan bir çatı etrafında birleşerek hareket eden örgütlü veya örgütlenmiş sanatçılar değildi. (
http://www.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/285-osmanli_ressamlar_cemiyeti.html ) Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ise çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi mezunu olan ressam ve heykeltraşların bir araya gelerek sanat ve sanatçıların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla kurulan örgütsel bir yapı olarak kuruldu.
“İkinci Meşrutiyeti’n ilanıyla hemen hemen her alanda siyasal, sanatsal ve düşünsel yönden haklar verilince; Sanayi-i Nefise çıkışlı, Batı resmine ilgi duyan milliyetçi ama bağnaz olmayan, genç sanatçılar sanatın ve sanatçıların sorunlarını çözmek ve bu özgürlük ortamının ruhuna uygun çıplak kadın resimleri dahi yapabilecekleri bir ortam hazırlayabilmek için bir örgüt kurmak fikrinde birleştiler Şehzade Abdülmecid Efendi’nin de maddi ve fikir desteği ile bir araya gelerek Osmanlı Ressamlar Cemiyeti adını verdikleri cemiyetini kurdular.” (Geniş bilgi için bkz..edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/285-osmanli_ressamlar_cemiyeti.html ) Çoğunluğu Sanayi-i Nefise Mektebi mezunu olan ressamve heykeltıraşlardan oluşa bu cemiyet bir dergi de çıkararak örgütlü sanat faaliyetlerini 1919 yılına kadar fiilen 1921 yılına kadar da resmen sürdürmüş oldu.
Çallı Kuşağı , Ressamları,
1908’de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ‘nin asker kökenli ressamlardan sivil kuşağa geçiş, 1910 Çallı grubu olarak bilinen izlenimci ressamlar kuşağıyla gerçekleşmiştir. Türk resminde figür geleneğini başlatan Osman Hamdi Bey,’den bu ressamlara geçiş, aynı zamanda modernleşme sürecinin başlangıcını oluşturur. (1.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/117-cumhuriyet_d%C3i ) 1 914 kuşağı ya da Çallı Kuşağı , olarak Sanat Tarihimize geçen sanatçı grubunun başını kendisi ve Ali Sami Boyar, Hikmet Onat, İbrahim Çallı , Ali Cemal, Namık İsmail , Nazmi Ziya Güran,, Feyhaman Duran, Hüseyin Avni Lifij, gibi arkadaşları çekti.
Enver Paşa’nın destek ve telkinleri ile Şişli’de kurdukları bir atölyede daha çok büyük boy savaş resimleri yaparak Viyana ve Berlin’de Osmanlı Muharebe Resimleri sergileri planlayan bu amaçlarını gerçekleştiren topluluk kısa sürede hazırlanan eserlerini Viyana’ya 1918 yılında Viyana Üniversitesi salonlarında bir sergi açmışlardı. Türk ve yabancı protokolün açılışa katıldığı sergi Türkiye sanat çevrelerinde duyuruldu. Dönemin gazete ve magazin dergilerinde yer aldı. Çallı Grubu olarak adlandırılan resim topluluğu bu sergi ile kendini duyurmaya başlamıştı. Savaş yıllarında faaliyetlerinden kopmayan sanatçılar Cumhuriyetin ilanıyla da çalışmalarını sürdürmeyi başarmıştı. Çallı kuşağı bu çalışmalarını Cumhuriyetin ilanından sonra da sürdürmeyi başarmıştı. Bu bakımdan Osmanlıların son zamanlarında kurulmuş bir topluluk olmasına rağmen Çallı Kuşağı , Ressamları, Cumhuriyet döneminin ilk resim topluluğu olarak kalmayı hak etmiştir. Buna rağmen Çallı Kuşağı ressamları fiilen bir ressamlar topluluğu gibi görüntü vermesine rağmen bir dernek çatısı altında toplanmış bir ressamlar grubu değildi. Asker Kökenli Ressamlar, Darüşşafakalı Ressamlar gibi belli bir dönemi ve ortak sanat zevkini, sürdüren örgütsel bir yapı özelliği göstermedi. Bu ressamlar örgütlü bir topluluk olarak izlenimcilik anlayışını resimlerine aksettiren bir kuşağın üyeleri olarak anıldılar.
Müstakil Ressamlar
Çallı Kuşağının sanat anlayışından farklı bir yöne kayan bazı ressamlar 1929 yılında Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ni kurdular. . Birliğin kurucuları, Refik Epikman , Cevat Dereli , Şeref Akdik’in, Mahmut Cûda, Nurullah Berk,, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi , Zeki Kocamemei, Muhittin Sebati, Ratip Aşir Acudoğlu ve Fahrettin adlı ressamlarımız oldu. Çallı Kuşağı’nın renkçi tutumunun yanı sıra Müstakiller, çizgiye, kuruluşa ve yapısal sağlamlığa öncelik veren resimler yapmışlar, Çallı Kuşağı’nın izlenimciliğine karşıt bir tutum izleyerek farklı bir resim anlayışı ile resimler yapmışlardı.
“Müstakillerin amaçları, gelişmekte olan Türk resim sanatının düzenli ve kalıcı temellere kavuşturulması ve yaygınlaştırılmasıydı. Ayrıca sanatçıların güvence altına alınmaları ve bireysel sanat anlayışlarına özgürlük tanıyan bir ortamda çalışmalarını sürdürmeleri önemle üzerinde durulması gereken bir konuydu. Sanatçılar her meslekte olduğu gibi, yetiştirildikleri alanda yapacakları çalışmalarla yaşamlarını kazanmalıydılar. Toplumda sanat beğenisinin yaygınlaşması, bu sorunu çözümleyici önlemlerden ilki ve en önemlisiydi. Ayrıca devlet, yetiştirilmelerine önemli katkılarda bulunduğu sanatçılarına destek de sağlamalıydı.” (Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği ) Cumhuriyet döneminin ilk sanatçı topluluğu olan Müstakiler sanatçının ekonomik özgürlüğünü savunan ilk sanat birliği olarak da dikkatleri üzerine çekmişti. Müstakiller Ressamlar Birliği’nin en çarpıcı tarafı ressamların ortak özelliklerinin yok denecek kadar az olmasıydı.
D GRUBU VE RESSAMLARI
Beş ressam ve bir heykeltıraş tarafından 1993’te kurulan “D” grubu, Türkiye’deki sanat kuruluşlarının dördüncüsü olduğundan, alfabenin dördüncü harfini isim olarak seçmiştir. 1933–47 arasında on beş grup sergisi açan topluluk Nurullah Berk, Abidin Dino, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu gibi kuruculara, sonradan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Halil Dikmen, Eşref Üren, Hakkı Anlı, Sabri Berkel gibi başka sanatçıların katılmasıyla genişlemiştir. ( BKZ. D GRUBU VE RESSAMLARI )
“D” grubu ressamlarının amacı, Batıdaki sanat gelişmelerini daha yakından izlemek yeniliklere uyum sağlamak, aynı zamanda da kişilik değeri ağır basan çalışmalara yönelmekti. “D” Grubunun etkili olduğu dönem, Güzel Sanatlar Akademisinde reform çalışmalarının yoğunlaştığı yılları kapsar. Grupla birlikte, sanatın amacı ve işlevi konusunda Türk basınında eleştiri ve tartışma yazıları çoğalır, fikir ve kültür adamları, bu tartışmaya doğrudan katılmaya başlarlar
Beş ressam ve bir heykeltıraş tarafından 1933’te kurulan “,D GRUBU Türkiye’deki sanat kuruluşlarının dördüncüsü olduğundan, alfabenin dördüncü harfini kendilerine isim olarak seçmişti. 1933–47 arasında on beş grup sergisi açan toplulukNurullah Berk,, Abidin Dino,, Zeki Faik İzer , Elif Naci, Cemal Tollu, gibi kuruculara, sonradan Bedri Rahmi Eyuboğlu,, Halil Dikmen, , Eşref Üren , Hakkı Anlı, Sabri Fettah Berkel gibi başka sanatçıların katılmasıyla genişlemiştir.
“D” grubu ressamlarının amacı, Batıdaki sanat gelişmelerini daha yakından izlemek yeniliklere uyum sağlamak, aynı zamanda da kişilik değeri ağır basan çalışmalara yönelmekti. “D” Grubunun etkili olduğu dönem, Güzel Sanatlar Akademisinde reform çalışmalarının yoğunlaştığı yılları kapsıyordu.