Güzel Tablo

Erol Akyavaş'ın yarım yüzyılı İstanbul Modern'de

Gönderen Konu: Erol Akyavaş'ın yarım yüzyılı İstanbul Modern'de  (Okunma sayısı 1623 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı pepe

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 34
  • Puan 7
  • Cinsiyet: Bayan
Akyavaş'ın yarım yüzyılı İstanbul Modern'de

İstanbul Modern, 'Erol Akyavaş- Retrospektif' sergisiyle sanatçının 1950’li yıllarda başlayan ve 1990’lı yılların sonuna uzanan yarım yüzyıllık sanatsal birikiminden kapsamlı bir seçki sunuyor.




İSTANBUL - İstanbul Modern, Erol Akyavaş'ın yarım yüzyıllık sanatsal birikiminden bir seçki sunuyor.

29 Mayıs – 25 Ağustos 2013 tarihleri arasında İstanbul Modern Süreli Sergiler Salonu’nda yer alacak sergi, 290 yapıttan oluşan bir seçkiyi içeriyor. Sergi, Erol Akyavaş’ın Doğu-Batı sanat ve kültür dünyası arasında kurduğu kendine özgü sentezi, tuval üzerindeki zaman içinde dönüşüm geçiren perspektif ve mimari düzenlemelerini, insan figürünü merkez aldığı bilinçaltı arayışlarını ve son döneminde dünyanın farklı kültürleri ile giriştiği hesaplaşmaları geniş bir çeşitlilik içinde bir araya getiriyor.

1932 yılında İstanbul’da doğan Erol Akyavaş, Güzel Sanatlar Akademisi Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde misafir öğrenci olarak resim eğitimi görür ve bu atölyenin sergilerine katılır. Floransa Güzel Sanatlar Akademisi’nde yaz dönemi çalışmalarına katılır. Paris’te André Lhote ve Fernand Léger atölyelerinde çalışır. 1954 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne estetik ve sanat felsefesi okumak için gider. 1954-60 yılları arasında, Chicago kentinde mimarlık eğitimi görür, dönemin öncü mimarlarından olan Mies Van Der Rohe’dan mimarlık eğitimi alır. Amerika’da bir dönem fotoğrafçılık da yapar, ancak ne fotoğrafçılık ne de mimarlık Akyavaş’ın aradığı sanatsal tatmini sağlar. Resim sanatına geri döner ve vefat ettiği 1999 yılına kadar resmin sanatsal sınırlarını aşan bir üslupla sayısız imge ve anlam üretir.

1950’li yılların sonlarında gerçekleştirdiği aile ve MoMA koleksiyonunda yer alan erken dönem çalışmaları, kaligrafik yazının sembolik bir öğe olarak taşist renk anlayışı ile ilişkilendiği lirik arayışlardır. 1959’da çalışmalarında Doğu imgelerini kullanmaya başlar, 1960’lardaki çalışmalarında ise soyut ve figüratif öğeler öne çıkar. Resimlerindeki bu etkileşim, toplumsal bellek ve kültürel birikime dair temaları bir araya getirir. Varoluşçu felsefenin izlerini taşıyan resimlerinde, iki büyük tabu olarak din ve cinselliği, aykırı unsurlar değil, bireyi kuşatan metaforlar olarak kullanır.

MoMA koleksiyonuna giren ilk Türk sanatçı
1950-1960 arasında organik soyutun çeşitliliği içinde kendine özgü bir anlatım dili arar. 1950’li yılların başında akademikleşmiş bir kalıpla üretilen post-kübist tarzda uyguladığı küçük boyutlu resimlerinin yanısıra İslam geleneğine, tasavvufa ve Doğu sanatlarına duyduğu ilgiden doğan bir sentez arayışı içindedir. 1960’larda çalışmalarındaki soyut ve figüratif öğeler öne çıkar. Mimari imgeleri resimlerinin her döneminde kullanır. Erol Akyavaş için mimari, somut bir mekandan öte, varlığın yaşamsal ve kültürel bir üretim alanının temsilidir.

“Padişahların Zaferi” (1959) bir uluslararası müzenin daimi koleksiyonuna eklenen ilk yapıtıdır. Böylece 1961 yılında, henüz 29 yaşındayken New York’taki Modern Sanat Müzesi’nin (MoMA) koleksiyonuna giren ilk Türk sanatçı olur.




Erol Akyavaş için labirentin çocukluğundan beri devam eden bir cazibesi vardır. Görünenin ardındakini aramak ve bir belirsizlik içine girmek, iç dünyanın gelişebileceği bir alandır. 60’ların ilk yarısında estetik bir unsur olarak kadın bedenini, 80’lerden itibaren ise yazıyı resimlerinde kullanır. 1970’li yılların sonlarında labirenti andıran, metafizik göndermeleri olan geometrik yüzeyler belirir resimlerinde. Labirent, hem form hem de kavram olarak çalışmalarına yerleşmiş ve zaman içinde çeşitlenmiştir. 1970’li yılların başındaki labirentler kıvrımlıdır, içe dönük mimarı hatlardır. 1980’li yıllarda Akyavaş çoğunlukla, önceki yıllarda ürettiği çalışmaları yeni düzenlemelerle ele alır. 1970’li yıllardaki kuşbakışı manzaralar, tuğla yapılar, kaleler ve labirenti andıran formlarıyla, 1960’lı yılların tanımlanması güç amorf figürlerini, işçiliği daha ince detaylı olan soyut bir üslupla bir araya getirir, fotoğraf üzerine desenler çalışır.

“Kimya-i Saadet”, “Hallac-ı Mansur” ve “Miraçname” gibi tarihin büyük hikayelerini konu edindiği çalışmalarında, hat sanatını, özellikle Vav harfini, Kabe’yi, eski dini kitaplardan alınma ve evrensel anlamlar taşıyan şema ve sembolleri kullanır. Batı ile Doğu’yu kendine ait mimari, resimsel ve imgesel öğelerle birleştirir. Resimlerinde dönemsel olarak ele alınan kavramlar devinim ve dönüşüm içindedir. 1990’larda resimlerinde sembolizm, bireyin uzamsal bağlamda konumunu ve biricikliğini lirik bir anlatımla ortaya koyar, varoluş sorununu, mekansız ve zamansız, soyut bir tinselliğe dönüşmüş imgelerle anlatır.

kaynak: ntvmsnbc
Yağsız boya...

Çevrimdışı kardelen

  • Yönetici
  • *****
  • İleti: 4343
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: Erol Akyavaş'ın yarım yüzyılı İstanbul Modern'de
« Yanıtla #1 : 13 Ağustos 2013, 23:06:13 »
teşekkürler...

 

Her hakkı saklıdır - Forumda yazılan mesajlarla ilgili sorumluluk yazarlarına aittir.
Güzel Tablo

İnternetteki en güzel tablo ve resimleri bulabileceğiniz kaynak - güzel yağlı boya tablo