Güzel Tablo

Allah Bütün Dualarınızı Kabul Etsin istermisiniz?

Gönderen Konu: Allah Bütün Dualarınızı Kabul Etsin istermisiniz?  (Okunma sayısı 2043 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • Yönetici
  • *****
  • İleti: 4343
  • Puan 25
  • Cinsiyet: Bayan
Öyleyse sizinle sırrımı paylaşmak istiyorum. Benim dualarım hiç bir zaman reddolunmaz bunu size kesinlikle emin bir şekilde söyleyebilirim. Bu güne kadar dilediğim her dua gerçekleşmiştir. Ben size hacet namazı kılın, ismi azam dualarını ezberleyin, geri çevrilmeyecek dualarını öğrenin, şöyle yapın böyle yapın demiyorum. Bunları çoğumuz yapmadığımız için bari gündelik alanda, hani bir şey olduğunda ÇAATTT Allahım… diye dua ediyoruz ya, bunu daha zekice yaparak kazancı %100 oranında artırmayı sunuyorum.

Bir gün padişah, vezirine akıl erbabıyla aşk erbabı arasındaki farkın ne olduğunu sormuş. Vezir de bu soruyu cevaplamak için ertesi gün padişahı bir yere davet edeceğini söyleyip müsaade istemiş. Ertesi gün vezir, padişahı bir saray mutfağına götürmüş ve onun bir kafesin arkasından bakarak olacakları seyretmesini istemiş. Uzun fakat dar bir sofra kurulmuş. Sofradaki kaşıklar, sapı oldukça uzun kaşıklarmış. Buharları tüten çorbalar sofraya gelmiş ve akıl erbabını sofraya davet etmişler. Erbab-ı akıl, uzun kaşıklarla dar sofrada yan yana çorba içmeye kalkışınca, kimisi kaşığı diğerinin gözüne sokmuş, kimisi çorbayı üstüne başına dökmüş, kimisi ziyan etmiş. Yarı aç yarı tok sofradan kalkmışlar.
Padişah az çok fikir sahibi olmakla birlikte, gördüklerine tam bir anlam verememiş. Vezire soran gözlerle bakınca vezir, “Efendim, bunun bir de yarın akşamı var. Lütfen yarın da teşrif buyurunuz, o zaman size bu mesele hakkında tamamî bilgiyi vereceğim” diye karşılık vermiş. Ertesi akşam yine aynı sofraya aşk erbabı davet edilmiş. Aşk erbabı, uzun kaşıklarla çorbayı kendileri içmeye çalışmak yerine, herkes kendi kaşığıyla karşısındakine çorba içirmiş. Böylece sofrada hiç zarara ziyana yol açmadan herkes rahatlıkla çorbalarını içip karınlarını doyurmuş. Padişah da böylece akıl erbabı ile aşk erbabı arasındaki farkı anlamış…

Bu hikayeyi anlatmamın sebebi altında müthiş bir bilmecenin saklı olmasıdır. Bu bilmeceyi ise asırlar önce Peygamber efendimize “Ya Resulallah ! Allahın reddetmeyeceği kişiler kimlerdir” diye sahabe efendilerimizden gelip soruyorlar. Peygamber efendimiz s.a.v de “HİÇ GÜNAH İŞLEMEMİŞ AĞIZ” olarak cevap veriyor. Sahabe efendimiz de “E bizler günahkar kullardık” diye söylediklerinde, efendimiz “Kişi ne kadar günahkar olursa olsun bir başka kardeşi için dua ederse, Allah o ağzı hiç günah işlememiş olarak görür” diyor. Çok mantıklı bir şey aslında. Düşünün (X) kişisi çok günahkar biri olsun ve (Y) kişisine dua etsin. Eğer Allah adaletli olmasaydı (X) günahkar diye (Y) için ettiği duayı kabul etmezdi. eee bunda (Y) nin ne suçu var ? İşte bu yüzden taraflar birbirinin ismini vererek dua ederse, Allah bu duaları, meleklerden bile üstün bir ağızla kabul eder. Kazanç bununla da bitmiyor

Bir kimse kardeşine gıyabında dua ettiği zaman, başında görevli bir melek: ‘Allah o kardeşin için istediğin şeyin aynısını sana da versin,’ diye dua eder.”[ Ebu Davud, Vitr, 29. (No: 1534).]
hadis-i şerifi bildiriyor ki; kendisini düşünen kimse, din kardeşine hayır dua etmelidir. Çünkü, bu onun için daha kazançlı olacaktır. Hadisin başka bir rivayetinde, din kardeşine dua eden kimseye, Allahu Teala şöyle buyurur: “Ey kulum, istediğini vermeye önce senden başlarım.” [Zebîdî, İthâfu’s-Saâde, VII, 136.]

Şimdi buraya kadar ki olan kısım araştırılınca karşımıza çıkabilecek şeyler.

Hani dedim ya benim dualarım mutlaka kabul oluyor. Bunun içinde istisnalar elbette oluyor fakat bu istisnalar sadece kendim için isteklerimde oluyor. Bununda yolunu işin uyanıklığını bularak çözüyorum. Yani anlayacağınız Allah kabul etsin diye her koldan saldırmak gerekiyor. Allahım bu işi vereceksin bana diye inanacak ve direteceksin. İnanmak kazanca ortak olmak demektir. Peşinden kazancın tamamına sahip olmak gelir.

Bakın kendinizi bir bilgisayar olarak görün. Sizin başınızda biri ise sizi icat etmiş ve tüm donanımı gerçekleştirmiş. Bilgisayarınızın şarjı bittiğinde “bınnnnnn şarjınız bitmek üzere lütfen şarja takın” diye uyarı alıyorsunuz öyle değil mi ? Bilgisayar size “haydin beni şarja tak benim bu ihtiyacım var. Haydin klavyeyi değiştir bak tuşlarım eskidi zor basıyor” diye sizinle konuşuyor. Bilgisayarınızın bu ihtiyaçlarını sizden başka karşılayabilecek biri var mı ? Yoksa sizin PC üst komşuyu arayıp “Süleyman abeyy şarjım bitiyor gel de beni şarja tak” mı diyor ?

Ya da “Len şimdi şarja tak beni desem ayıp mı olur ? Zaten sürekli hata veriyoruz” mu diyor ?

Ne demek istediğimi anlatabildim mi ? Sizin yapımcınız Allah bunu unutmayın. Siz ne kadar hata verirseniz verin tek sahibiniz var. Ayakkabınızın bağı kaybolsa diyeceksiniz. Hem de derken “yapar mısın ? verir misin ? Rabbim yapabilir misin ?” diye kibarcık olmayın. Allah’ın gücünün yetmeyeceği hiç bir şey yok. Sen zaten Allah’ın bir parçasısın. Düşünsene senin hücrelerin nasıl ki senin bir parçan ve yaralandığında bizzat “ilaç sür bana” diye sana sesleniyor. Bizzat çıkın Allah’ın karşısına (namaz  Allah’ım bunu bana ver. Ben bunu istiyorum senden deyin. Bu kaba bir davranıştan ziyade aksine çok güzel bir davranıştır. Allah bakar ki kulu tüm benliği ile ona inanmış. Her şeyin kendisinden geldiğini kesinlikle biliyor. Benden bizzat istemekten başka yolu olmadığını bildiği için açıkça “VER” diyor.

Şimdi ben size zekanızı daha da kullanarak dileklerinizi kabul ettirme yolunu göstereceğim.

Arkadaşlar dualarınızın gerçekleşip gerçekleşmeme olasılığını en aza indirgeyerek, zekice yapın. Madem Allah duaların geri çevrilmeyeceğini söylüyor, ben Püf noktasını buldum o yüzden inanın hiç bir duam geri çevrilmiyor

Madem ki Allah hiç bir duanın geri çevrilmeyeceğini söylüyor. Madem ki ne kadar günahkar olursanız olun, duanız Allah’a ulaşacak ve Allah geri çevirmeyecek. Öyleyse ne diye isteklerimizin olma olasılığını garantileyerek işe koyulmayalım ki ?
Sırrımı açıklıyorum:

1) “Ya Rabbi O’nu bana nasip et” (Allah isteyene istediğini nasip eder. Kesinkes “yap” şeklinde konuşun. Lakin kabul olunsa ve size verilse bile, isteğin hayırlı olup olmadığından emin olamayacağımız için şöyle devam edin
2) “Ya Rabbi O’nu hakkımda hayırlısı ise nasip et” (Allah’ın uygun görüp görmemesine göre istekte bulunmak, Allah’ın en sevdiği dualar arasındadır. Fakat Allah O’nu hayırlı değil diye vermeyebilir bu yüzden daha da akıllıca davranarak
3) “Ya Rabbi O hakkımda hayırlısı değilse, O’nu bana hayırlı kıl öyle nasip et” (İşte bu maddede %50 olma ve %50 olmama ihtimalini, %100 olma ihtimaline dönüştürerek istiyoruz. Allah en sevmediği kulunu, kendisinden hayırlısı ise isteyip vermediğinde sitem edenler diye tasvir ediyor. Biz de ne olur ne olmaz, belki vermez diye işimizi sağlam temele dayandırıp şöyle devam ederek final yapıyoruz
4) “Ya Rabbi O’nu bana vermeyeceksen gönlümü buna razı et ve beni şaşırtma” (İşte bu madde ile de, hüzünlenme, isyan vs. gibi kaybetme oranımızı tamamen sıfıra düşüren duamızı ederek dua da diğer insanlara nazaran maça 3-0 önde başlıyoruz.

Gördüğünüz gibi kaybetme olasılığınız minimum düzeye indi. Madem kafamız çakallığa çalışıyor, en güzel çakallığı dua ile yapalım. Çünkü Allah için akıl edenleri, Allah sever.

Dualarınızda bana da yer vermeniz dileğimle.



ALINTI ( Ben çok begendim paylaşmak istedim

 

Her hakkı saklıdır - Forumda yazılan mesajlarla ilgili sorumluluk yazarlarına aittir.
Güzel Tablo

İnternetteki en güzel tablo ve resimleri bulabileceğiniz kaynak - güzel yağlı boya tablo